Puddle İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Puddle İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Puddle Nedir?

Puddle, yağmurlu havalarda su birikintileri oluşturan küçük çukurlara verilen isimdir.

Örnek cümleler:

1. The children jumped in the puddle after the rain. (Çocuklar yağmur sonrası su birikintisine atladılar.)
2. I stepped in a puddle and my shoes got soaked. (Bir su birikintisine basarak ayakkabılarım ıslanmıştı.)
3. The car splashed through the puddles on the road. (Araba yoldaki su birikintilerini sıçrattı.)
4. The dog drank water from the puddle. (Köpek su birikintisinden su içti.)
5. The puddles on the sidewalk made it difficult to walk. (Kaldırımdaki su birikintileri yürümeyi zorlaştırdı.)
6. She avoided the puddles on the way to work. (İşe giderken su birikintilerinden kaçındı.)
7. The little girl enjoyed jumping in puddles. (Küçük kız su birikintilerine atlamaktan keyif aldı.)
8. The rain created puddles all over the parking lot. (Yağmur otoparkta her yerde su birikintileri oluşturdu.)
9. He accidentally stepped in a puddle and slipped. (Kazara bir su birikintisine bastı ve kaydı.)
10. The reflection of the trees was visible in the puddle. (Ağaçların yansıması su birikintisinde görülebilirdi.)
11. She kicked the puddle and splashed water everywhere. (Su birikintisine tekme attı ve su her yere sıçradı.)
12. The puddles made it hard to drive on the dirt road. (Su birikintileri toprak yolda arabayla sürmeyi zorlaştırdı.)
13. The ducks swam in the puddle. (Ördekler su birikintisinde yüzdü.)
14. We walked around the puddle to avoid getting wet. (Islanmamak için su birikintisinin etrafından yürüdük.)
15. The rain stopped and the puddles slowly disappeared. (Yağmur durdu ve su birikintileri yavaş yavaş kayboldu.)
16. He saw his reflection in the puddle and fixed his hair. (Su birikintisinde yansımasını gördü ve saçını düzeltti.)
17. The car got stuck in the deep puddle. (Araba derin su birikintisinde sıkıştı.)
18. The children found a frog in the puddle. (Çocuklar su birikintisinde bir kurbağa buldular.)
19. I accidentally splashed mud from the puddle onto my pants. (Kazara su birikintisinden çamur pantolonuma sıçradı.)
20. The street cleaners were busy clearing the puddles after the storm. (Fırtına sonrası sokak temizleyicileri su birikintilerini temizlemekle meşguldü.)

21. The water in the puddle was so clear that you could see the bottom. (Su birikintisindeki su o kadar berraktı ki dibini görebilirdiniz.)
22. The cat sat on the edge of the puddle and watched the fish swimming inside. (Kedi su birikintisinin kenarında oturdu ve içinde yüzen balıkları izledi.)
23. The little boy cried when he accidentally stepped in the puddle and got his socks wet. (Küçük çocuk kazara su birikintisine bastı ve çorapları ıslandığında ağladı.)
24. The puddles in the field made it difficult for the farmers to work. (Tarladaki su birikintileri çiftçilerin çalışmasını zorlaştırdı.)
25. The sun dried up the puddles and left a layer of mud behind. (Güneş su birikintilerini kuruttu ve ardında bir tabaka çamur bıraktı.)
26. She hopped from puddle to puddle, trying to avoid getting her shoes wet. (Ayakkabılarının ıslanmaması için su birikintisinden su birikintisine atladı.)
27. The car slowed down to avoid splashing the puddles and getting other cars wet. (Diğer arabaların ıslanmasını önlemek için araba su birikintilerine sıçramamak için yavaşladı.)
28. The little girl drew pictures in the mud of the dried up puddle. (Küçük kız kurumuş su birikintisinin çamuruna resimler çizdi.)
29. The reflection of the sunset on the puddle was a beautiful sight to see. (Güneşin batışının su birikintisindeki yansıması görülmeye değerdi.)
30. He used a stick to measure the depth of the puddle. (Su birikintisinin derinliğini ölçmek için bir çubuk kullandı.)