Puckered İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Puckered İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Puckered Nedir?

Puckered kelimesi Türkçe dilinde “buruşmuş, çekilmiş” gibi anlamlara gelir. İngilizce kullanımda ise “puckered” kelimesi genellikle kumaş veya cilt gibi yüzeylerin buruşması veya kıvrılması anlamında kullanılır.

Örnek Cümleler:

  1. The old leather jacket had a puckered look from years of wear and tear. (Eski deri ceket, yılların aşınmasıyla buruşmuş bir görünüme sahipti.)
  2. She puckered her lips and blew a kiss to her husband. (Dudaklarını buruşturdu ve kocasına bir öpücük verdi.)
  3. The seamstress puckered the fabric to give it a more textured appearance. (Terzi kumaşı buruşturdu ve daha dokulu bir görünüm verdi.)
  4. The toddler’s face puckered in disappointment when she dropped her ice cream cone. (Küçük çocuğun yüzü buruştu, dondurma külahını düşürünce hayal kırıklığına uğradı.)
  5. The pie crust had a beautifully puckered edge, thanks to the expert crimping technique. (Turta kabuğunun kenarı, uzman katlama tekniği sayesinde güzel bir şekilde buruşmuştu.)
  6. The fabric puckered when it was washed in hot water. (Kumaş, sıcak suda yıkandığında buruştu.)
  7. She puckered her brow in confusion when she didn’t understand the instructions. (Talimatları anlamadığında kaşlarını çattı.)
  8. The pillow had a puckered appearance where the stuffing had shifted inside. (Yastığın dolgusu içeride kaydığı için, yastık buruşmuş bir görünüme sahipti.)
  9. The old man puckered his mouth and whistled a tune. (Yaşlı adam ağzını buruşturdu ve bir ezgiyi öttürdü.)
  10. The flowers on the table had puckered petals from being out in the hot sun all day. (Masada duran çiçekler, tüm gün sıcak güneşte kalmanın etkisiyle buruşmuş taç yapraklara sahipti.)
  11. Her dress had a puckered hemline from being hemmed too quickly. (Elbisenin eteği, hızlıca dikiş atıldığı için buruşmuş görünüyordu.)
  12. The baby puckered her face and made a funny noise to entertain her parents. (Bebek yüzünü buruşturdu ve eğlendirmek için komik bir ses çıkardı.)
  13. The curtains had a puckered appearance where they had been pleated. (Perdeler, katlanmış oldukları yerlerde buruşmuş bir görünüme sahipti.)
  14. She puckered her nose in disgust at the sight of the rotten food. (Bozuk yiyeceği görünce burnunu buruşturdu.)
  15. The leather couch had a puckered seat cushion where it had been sat on repeatedly
  1. The orange had a puckered texture due to being overripe. (Portakal, aşırı olgunlaşmasından dolayı buruşuk bir dokuya sahipti.)
  2. The tailor puckered the fabric on purpose to create a ruched effect. (Terzi, kumaşı kasıtlı olarak buruşturarak kırışık bir etki yaratmıştı.)
  3. She puckered her forehead in concentration as she tried to solve the math problem. (Matematik sorununu çözmeye çalışırken alnını buruşturdu.)
  4. The sheet had a puckered appearance where it had been folded for too long. (Çarşaf, uzun süre katlı kaldığı yerlerde buruşmuş bir görünüme sahipti.)
  5. The pucker in his shirt collar made it uncomfortable to wear. (Gömleğinin yakasındaki buruşuk, giymesi rahatsız edici hale getirdi.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.