Provenance İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Provenance İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Provenance Nedir?

Provenance, bir şeyin geçmişi veya kökeni hakkında bilgi sahibi olma durumudur. Bu terim, özellikle sanat eserleri, antikalar ve diğer önemli nesnelerin tarihi veya kökeni hakkında konuşulduğunda kullanılır.

Örnek Cümleler:

1. The provenance of this painting is still unknown. (Bu resmin provenansı hala bilinmiyor.)
2. The museum has a strict policy on provenance research for all items in its collection. (Müze, koleksiyonundaki tüm öğeler için provenans araştırması konusunda sıkı bir politika izliyor.)
3. The provenance of the ancient artifact was traced back to the 3rd century BC. (Antik eserin provenansı, MÖ 3. yüzyıla kadar takip edildi.)
4. The auction house provided detailed provenance information on the rare coin. (Müzayedehane, nadir sikke hakkında detaylı bir provenans bilgisi sağladı.)
5. The lack of provenance made it difficult to determine the value of the antique vase. (Provenansın olmaması, antika vazoya değer belirlemeyi zorlaştırdı.)
6. The provenance of the manuscript was carefully documented by the library’s archivists. (Manüskriptin provenansı, kütüphanenin arşivcileri tarafından dikkatle belgelenmiştir.)
7. The painting’s provenance was questioned when it was discovered to have been stolen from a private collection. (Tablonun provenansı, özel bir koleksiyondan çalındığı ortaya çıkınca sorgulandı.)
8. The provenance of the antique chair was confirmed by an expert in historical furniture. (Antika sandalyenin provenansı, tarihi mobilyalar konusunda uzman bir kişi tarafından doğrulandı.)
9. The museum’s provenance research revealed that the sculpture was once owned by a prominent art collector. (Müzenin provenans araştırması, heykelin bir zamanlar önemli bir sanat koleksiyoncusuna ait olduğunu ortaya koydu.)
10. The provenance of the rare book was traced back to a famous 18th-century author. (Nadir kitabın provenansı, ünlü bir 18. yüzyıl yazarına kadar takip edildi.)
11. The painting’s provenance was called into question when it was discovered to have been forged. (Tablonun provenansı, sahte olduğu ortaya çıkınca sorgulandı.)
12. The auction house refused to sell the painting due to its questionable provenance. (Müzayedehane, şüpheli provenansı nedeniyle tabloyu satmaktan kaçındı.)
13. The provenance of the sculpture was verified by comparing it to historical records. (Heykelin provenansı, tarihi kayıtlarla karşılaştırılarak doğrulandı.)
14. The provenance of the antique mirror was difficult to determine due to a lack of documentation. (Antika aynanın provenansının belirlen

15. The authenticity of the painting was called into question when its provenance was found to be incomplete. (Tablonun provenansı eksik olduğu için eserin gerçekliği sorgulandı.)
16. The museum’s provenance research uncovered a fascinating story about the history of the rare vase. (Müzenin provenans araştırması, nadir vazın tarihçesi hakkında ilginç bir hikaye ortaya çıkardı.)
17. The provenance of the antique rug was disputed by two different experts. (Antika halının provenansı, iki farklı uzman tarafından tartışıldı.)
18. The provenance of the sculpture was well-documented, providing valuable insight into the artist’s career. (Heykelin provenansı iyi belgelenmişti ve sanatçının kariyeri hakkında değerli bir içgörü sağladı.)
19. The lack of provenance on the antique necklace made it difficult to determine its age and origin. (Antika kolyenin provenansının olmaması, yaş ve kökenini belirlemeyi zorlaştırdı.)
20. The museum’s provenance research on the ancient artifact revealed that it was once owned by a famous historical figure. (Müzenin antik eser üzerinde yaptığı provenans araştırması, eserin bir zamanlar ünlü bir tarihi figür tarafından sahip olduğunu ortaya koydu.)