Prodigal İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Prodigal İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Prodigal Nedir?

Prodigal, genellikle aileye ya da topluma zarar veren, savurgan, israfçı, aşırı harcama yapan, kontrolsüz davranan anlamına gelir.

Örnek Cümleler:

  1. The prodigal son spent all his inheritance on parties and gambling. (Savurgan oğlan, mirasını partiler ve kumar oynamak için harcadı.)

  2. She is considered to be a prodigal wife because she spends all her husband’s money on luxury items. (Lüks eşyalar için kocasının tüm parasını harcadığı için savurgan bir eş olarak kabul ediliyor.)

  3. The company went bankrupt because of the prodigal spending habits of its CEO. (Şirketin CEO’sunun savurgan harcama alışkanlıkları nedeniyle iflas etti.)

  4. He was a prodigal drinker, and his excessive alcohol consumption caused him to lose his job. (O, savurgan bir içiciydi ve aşırı alkol tüketimi onun işini kaybetmesine neden oldu.)

  5. The prodigal use of resources is harmful to the environment. (Kaynakların savurgan kullanımı çevreye zararlıdır.)

  6. She regretted her prodigal behavior after she realized how much debt she had accumulated. (Borçlarını ne kadar biriktirdiğini fark ettikten sonra, savurgan davranışlarından pişman oldu.)

  7. The prodigal spending habits of the government are causing inflation to rise. (Hükümetin savurgan harcama alışkanlıkları enflasyonun yükselmesine neden oluyor.)

  8. The prodigal use of time is just as harmful as the prodigal use of money. (Zamanın savurgan kullanımı, paranın savurgan kullanımı kadar zararlıdır.)

  9. He was a prodigal lover, always giving extravagant gifts to impress his girlfriends. (O, savurgan bir sevgiliydi, her zaman kız arkadaşlarını etkilemek için lüks hediyeler veriyordu.)

  10. The prodigal lifestyle of the celebrities is often criticized for being wasteful and indulgent. (Ünlülerin savurgan yaşam tarzı genellikle israf edici ve şımarık olarak eleştirilir.)

  11. The prodigal use of electricity is one of the main reasons for high energy bills. (Elektriğin savurgan kullanımı, yüksek enerji faturalarının başlıca nedenlerinden biridir.)

  12. He had a prodigal talent for music and could play several instruments flawlessly. (Müzik konusunda savurgan bir yeteneği vardı ve birkaç enstrümanı kusursuz bir şekilde çalabilirdi.)

  13. The prodigal use of pesticides has led to a decline in bee populations. (Pestisitlerin savurgan kullanımı, arı popülasyonlarının azalmasına neden oldu.)

  14. The prodigal spending

habits of the politicians are often criticized by the public. (Politikacıların savurgan harcama alışkanlıkları sıklıkla halk tarafından eleştirilir.)

  1. The prodigal use of water is becoming a major issue in many parts of the world. (Suyun savurgan kullanımı, dünyanın birçok yerinde ciddi bir sorun haline geliyor.)

  2. The prodigal son returned home after realizing the error of his ways. (Savurgan oğlan, yollarını değiştirmesi gerektiğini anladıktan sonra eve döndü.)

  3. Her prodigal lifestyle eventually caught up with her, and she was left with nothing. (Savurgan yaşam tarzı sonunda onu yakaladı ve hiçbir şeyi kalmadı.)

  4. The prodigal use of fossil fuels is causing irreparable damage to the planet. (Fosil yakıtların savurgan kullanımı, dünyaya geri dönüşü olmayan zararlar veriyor.)

  5. The prodigal use of credit cards has left many people in debt. (Kredi kartlarının savurgan kullanımı, birçok insanı borçlu bıraktı.)

  6. The prodigal daughter ignored her parents’ advice and ended up making a series of bad decisions. (Savurgan kız, ebeveynlerinin tavsiyelerini görmezden geldi ve kötü kararlar alarak sonuçlandı.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.