Prison İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Prison İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Prison – Hapis

1. The criminal was sentenced to life in prison. (Suçlu ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı.)
2. The conditions in the prison were terrible. (Hapishanenin koşulları korkunçtu.)
3. He was released from prison after serving his sentence. (Cezasını çektikten sonra hapishaneden serbest bırakıldı.)
4. The prison was overcrowded and lacked proper facilities. (Hapishane kalabalıktı ve uygun tesisleri yoktu.)
5. She visited her son in prison every week. (Oğlunu her hafta hapishanede ziyaret etti.)
6. The prison guards were responsible for maintaining order. (Hapishane gardiyanları düzeni korumaktan sorumluydular.)
7. The prisoner escaped from the prison through a tunnel. (Mahkum tünel aracılığıyla hapishaneden kaçtı.)
8. He was sent to prison for committing a robbery. (Bir soygun işlediği için hapishaneye gönderildi.)
9. She felt depressed and isolated in prison. (Hapishanede depresif ve yalnız hissetti.)
10. The prison system needs to be reformed. (Hapishane sistemi reforme edilmeli.)
11. He was transferred to a maximum-security prison. (En yüksek güvenlikli bir hapishaneye nakledildi.)
12. The prison staff were trained to handle emergency situations. (Hapishane çalışanları acil durumlarla başa çıkmak için eğitildiler.)
13. The prisoner was granted parole after serving half of his sentence. (Mahkum cezasının yarısını çektikten sonra koşulsuz tahliye edildi.)
14. The prison authorities were criticized for their mistreatment of inmates. (Hapishane otoriteleri mahkumların kötü muamelesinden dolayı eleştirildi.)
15. The prison riot was finally brought under control. (Hapishane isyanı sonunda kontrol altına alındı.)
16. The prison library provided inmates with educational resources. (Hapishane kütüphanesi mahkumlara eğitim kaynakları sağladı.)
17. He was transferred to a different prison in another state. (Başka bir eyaletteki başka bir hapishaneye nakledildi.)
18. The prison walls were high and fortified. (Hapishane duvarları yüksekti ve tahkim edilmişti.)
19. The prisoner was put in solitary confinement as punishment for his behavior. (Mahkum davranışı nedeniyle cezası olarak tek hücreli hapis cezasına çarptırıldı.)
20. The prison chaplain provided spiritual guidance to inmates. (Hapishane vaizi mahkumlara manevi rehberlik sağladı.)

21. The prison guard caught a prisoner attempting to smuggle drugs into the prison. (Hapishane gardiyanı, mahkumun hapishaneye uyuşturucu sokmaya çalıştığını tespit etti.)
22. The prison authorities were responsible for the safety and security of the inmates. (Hapishane otoriteleri mahkumların güvenliği ve güvenliğinden sorumluydular.)
23. The prisoner’s family visited him in prison every month. (Mahkumun ailesi her ay hapishanede onu ziyaret etti.)
24. The prison rehabilitation programs aimed to help inmates reintegrate into society after their release. (Hapishane rehabilitasyon programları, mahkumların serbest bırakılmalarından sonra topluma yeniden entegre olmalarına yardımcı olmayı amaçlıyordu.)
25. He was released from prison on parole after serving two-thirds of his sentence. (Cezasının üçte ikisini çektikten sonra koşullu olarak hapishaneden serbest bırakıldı.)
26. The prison visitation rules were strict and enforced for security reasons. (Hapishane ziyaret kuralları güvenlik nedenleriyle sıkı bir şekilde uygulandı.)
27. The prisoner expressed remorse for his actions while in prison. (Mahkum hapishanede yaptığı eylemlerden dolayı pişmanlığını dile getirdi.)
28. The prison food was often criticized for being of low quality and unappetizing. (Hapishane yemeği genellikle düşük kaliteli ve iştah açıcı olmaması nedeniyle eleştirildi.)
29. The prisoner’s lawyer filed an appeal against his conviction and sentence. (Mahkumun avukatı, onun suçlu bulunması ve cezasına karşı bir temyiz başvurusu yaptı.)
30. The prison guards conducted routine cell searches to prevent contraband from entering the prison. (Hapishane gardiyanları, hapishaneye yasak olan maddelerin girmesini önlemek için rutin hücre aramaları yaptılar.)