Primitive İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Primitive İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Primitive

Primitive, temel, ilkel veya ilk çağlara ait anlamlarına gelir. Bu kelime, özellikle insanlık tarihi, teknoloji, kültür ve doğal yaşam gibi konularla ilgili birçok alanda kullanılır.

Örnek cümleler:

1. The primitive tools used by our ancestors were made of stone. (Atalarımız tarafından kullanılan ilkel araçlar taştan yapılmıştı.)
2. The tribe still practices primitive hunting methods. (Kabile hala ilkel avcılık yöntemlerini kullanıyor.)
3. The painting style of the primitive artist was very simple. (İlkel sanatçının resim tarzı çok basitti.)
4. The primitive tribe has a deep connection to nature. (İlkel kabile doğaya derin bir bağlılık içindedir.)
5. The primitive computer system was very slow. (İlkel bilgisayar sistemi çok yavaştı.)
6. The primitive civilization relied on hunting and gathering for survival. (İlkel medeniyet hayatta kalmak için avlanma ve toplama işine güveniyordu.)
7. The primitive language was difficult to learn. (İlkel dil öğrenmesi zordu.)
8. The primitive dwellings were made of mud and straw. (İlkel barınaklar çamur ve samandan yapılmıştı.)
9. The primitive culture had its own unique customs and beliefs. (İlkel kültürün kendine özgü gelenekleri ve inançları vardı.)
10. The primitive artwork was highly valued by collectors. (İlkel sanat eserleri koleksiyoncular tarafından çok değerli bulunuyordu.)
11. The primitive medical practices were often ineffective. (İlkel tıbbi uygulamalar genellikle etkisizdi.)
12. The primitive tribes of the Amazon still live in isolation. (Amazon’un ilkel kabileleri hala izole bir şekilde yaşıyorlar.)
13. The primitive musical instruments were made of animal skins and bones. (İlkel müzik aletleri hayvan derisi ve kemiklerden yapılmıştı.)
14. The primitive agriculture techniques were not very efficient. (İlkel tarım teknikleri çok verimli değildi.)
15. The primitive religion was based on animism. (İlkel din animizme dayanıyordu.)
16. The primitive clothing was made of animal hides and fur. (İlkel giysiler hayvan derisi ve kürklerden yapılmıştı.)
17. The primitive society was organized around family and clan relationships. (İlkel toplum aile ve klan ilişkilerine göre organize edilmişti.)
18. The primitive art reflected the natural world. (İlkel sanat doğal dünyayı yansıtıyordu.)
19. The primitive cooking methods involved roasting over an open fire. (İlkel pişirme yöntemleri açık ateşte kızartmayı içeriyordu.)
20. The primitive culture was gradually replaced by more advanced civilizations. (İlkel kültür zamanla daha ileri medeniyetler tarafından değiştirildi.)

21. The museum had a collection of primitive artifacts from different cultures. (Müze farklı kültürlerden ilkel eserler koleksiyonuna sahipti.)
22. The primitive navigation techniques involved using the stars and natural landmarks. (İlkel navigasyon teknikleri yıldızları ve doğal işaretleri kullanmayı içeriyordu.)
23. The primitive society had a strong oral tradition. (İlkel toplumun güçlü bir sözlü geleneği vardı.)
24. The primitive weapons were mainly spears, bows and arrows. (İlkel silahlar genellikle mızrak, yay ve oklardan oluşuyordu.)
25. The primitive architecture was characterized by simple shapes and natural materials. (İlkel mimari basit şekiller ve doğal malzemelerle karakterize ediliyordu.)
26. The primitive religion had a strong connection to the natural world and its spirits. (İlkel din doğal dünya ve ruhlarla güçlü bir bağlantıya sahipti.)
27. The primitive cultures of Africa have a rich history and tradition. (Afrika’nın ilkel kültürleri zengin bir tarihe ve geleneğe sahiptir.)
28. The primitive lifestyle of the nomads was adapted to their environment. (Göçebe ilkel yaşam tarzı çevrelerine uygun olarak uyarlanmıştı.)
29. The primitive medicine man used herbs and rituals to heal the sick. (İlkel şifacı hastaları iyileştirmek için bitkiler ve ritüeller kullandı.)
30. The primitive art of the cave paintings dates back thousands of years. (Mağara resimlerinin ilkel sanatı binlerce yıl öncesine dayanır.)