Presentiment İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Presentiment İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Presentiment Nedir?

Presentiment, bir olayın veya durumun gerçekleşeceğine dair önceden hissedilen bir his ya da sezgidir. Genellikle olumlu veya olumsuz bir şeyin yaklaştığına dair bir hissiyatı ifade eder.

Örnek Cümleler:

1. She had a presentiment that something bad was going to happen. (O, kötü bir şeyin olacağına dair bir hissiyatı vardı.)
2. I had a presentiment that I was going to win the lottery, and I did! (Benim bir hissiyatım vardı ve piyangoyu kazanacağımı hissettim ve gerçekleşti.)
3. His presentiment that the project would fail turned out to be true. (Projenin başarısız olacağına dair hissiyatı doğru çıktı.)
4. She couldn’t shake off the presentiment that she was being watched. (İzlenildiğine dair hissiyatını bir türlü atamıyordu.)
5. The presentiment of danger made him hesitate before entering the abandoned building. (Tehlikenin hissiyatı terk edilmiş binaya girmeden önce tereddüt etmesine neden oldu.)
6. She had a strong presentiment that she was going to be promoted. (Terfi edeceğine dair güçlü bir hissiyatı vardı.)
7. His presentiment about the outcome of the game was spot on. (Oyunun sonucu hakkındaki hissiyatı tam isabetliydi.)
8. I couldn’t shake off the presentiment that something was wrong with my car. (Aracımda bir sorun olduğu hissiyatını bir türlü atamadım.)
9. She had a presentiment that her long-lost friend would contact her soon. (Uzun zamandır kayıp olan arkadaşının yakında kendisiyle iletişime geçeceğine dair bir hissiyatı vardı.)
10. His presentiment that they were being followed turned out to be correct. (Takip edildikleri hissiyatı doğru çıktı.)
11. I had a presentiment that my team would win the championship, and they did! (Takımımın şampiyon olacağına dair bir hissiyatım vardı ve gerçekleşti.)
12. She couldn’t explain why, but she had a strong presentiment not to trust him. (Nedenini açıklayamadı ama ona güvenmemesi gerektiği hissiyatı güçlüydü.)
13. His presentiment about the outcome of the election turned out to be incorrect. (Seçim sonucu hakkındaki hissiyatı yanlış çıktı.)
14. I had a presentiment that my flight would be delayed, and it was. (Uçuşumun gecikeceğine dair bir hissiyatım vardı ve gerçekleşti.)
15. The presentiment of an earthquake made her nervous. (Deprem hissiyatı onu sinirlendirdi.)
16. He had a presentiment that he would meet his soulmate that night. (O gece ru

muş eşini bulacağına dair bir hissiyatı vardı.)
17. The presentiment of success motivated her to work harder. (Başarı hissiyatı onu daha sıkı çalışmaya teşvik etti.)

18. I had a presentiment that I left my keys at home, and I did. (Anahtarlarımı evde unuttuğuma dair bir hissiyatım vardı ve gerçekleşti.)
19. Her presentiment about the safety of the roller coaster ride made her decide not to get on it. (Lunapark treninin güvenliği hakkındaki hissiyatı, binmekten vazgeçmesine neden oldu.)
20. The presentiment that her father was in trouble led her to call him immediately. (Babasının sorunları olduğu hissiyatı, onu hemen aramaya sevk etti.)

(Türkçe çevirileri parantez içinde verilmiştir.)