Preposterous İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Preposterous İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Preposterous Nedir?

Preposterous, saçma ve mantıksız anlamlarına gelen bir sıfattır. Bir durumun ya da fikrin, gerçeklikten çok uzak ve mantıksız olmasını ifade eder.

Örnek Cümleler:

1. It is preposterous to think that the Earth is flat. (Dünyanın düz olduğunu düşünmek saçmadır.)
2. The idea that cats can talk is preposterous. (Kedilerin konuşabileceği fikri saçmadır.)
3. His preposterous excuses for being late didn’t fool anyone. (Geç kalmak için söylediği saçma bahaneler kimseyi kandırmadı.)
4. It’s preposterous to believe in ghosts. (Hayaletlere inanmak saçmadır.)
5. The movie’s plot was preposterous and hard to follow. (Filmin konusu saçmaydı ve takip etmesi zordu.)
6. It’s preposterous to think that money can buy happiness. (Paranın mutluluk satın alabileceğini düşünmek saçmadır.)
7. Her preposterous behavior was the talk of the town. (Onun saçma davranışları kasabanın konusu oldu.)
8. The company’s preposterous claims about their product turned out to be false. (Şirketin ürünleri hakkındaki saçma iddiaları yanlış çıktı.)
9. The preposterous amount of traffic made me late for my appointment. (Aşırı trafik beni randevuma geç kalmama neden oldu.)
10. His preposterous outfit turned heads wherever he went. (Onun saçma giyimi nereye giderse dikkatleri üzerine çekti.)
11. The politician’s preposterous promises were met with skepticism by the public. (Politikacının saçma vaatleri halk tarafından kuşkuyla karşılandı.)
12. The idea of a flying car may seem preposterous, but it could become a reality one day. (Uçan araba fikri saçma görünebilir, ancak bir gün gerçek olabilir.)
13. Her preposterous claim to have won the Nobel Prize was quickly debunked. (Nobel ödülü kazandığını iddia etmesi hızlı bir şekilde çürütüldü.)
14. The preposterous cost of the hotel room left me with no money for anything else. (Otel odasının saçma fiyatı, başka hiçbir şey için param kalmamasına neden oldu.)
15. It’s preposterous to think that aliens have visited Earth. (Yabancıların Dünya’yı ziyaret ettiğini düşünmek saçmadır.)
16. The preposterous idea of a world without music is unimaginable. (Müzik olmayan bir dünya fikri düşünülemez bir saçmalıktır.)
17. His preposterous sense of humor always left everyone laughing. (Onun saçma mizah anlayışı her zaman herkesi güldürürdü.)
18. The preposterous amount of homework given to

students is causing a lot of stress and anxiety. (Öğrencilere verilen saçma miktarda ev ödevi, birçok stres ve kaygıya neden oluyor.)
19. The preposterous size of the burger made it impossible to eat in one sitting. (Hamburgerin saçma büyüklüğü, tek oturuşta yenmesini imkansız hale getirdi.)

20. It’s preposterous to blame one person for a team’s failure. (Bir takımın başarısızlığı için bir kişiyi suçlamak saçmadır.)

(Türkçe çevirileri kalın ve kırmızı renkte yazılmıştır.)