Premeditation İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Premeditation İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Premeditation Nedir?

Premeditation, bir eylemi önceden planlayarak ve düşünerek yapma durumudur.

Örnek Cümleler:

1. She was charged with premeditation for the murder of her husband. (Kocasını öldürmek için önceden planlama yapması nedeniyle cinayetle suçlandı.)
2. The prosecutor argued that the crime was committed with premeditation. (Savcı suçun önceden planlandığını iddia etti.)
3. The jury found him guilty of premeditation and he was sentenced to life in prison. (Jüri onu önceden planlama nedeniyle suçlu buldu ve ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı.)
4. He claimed that the robbery was not done with premeditation but the evidence suggested otherwise. (Hırsızlığın önceden planlanmadığını iddia etti ancak kanıtlar başka türlü gösteriyordu.)
5. Premeditation is often an aggravating factor in criminal cases. (Premeditasyon sıklıkla suç davalarında ağırlaştırıcı bir faktördür.)
6. The suspect denied any premeditation in the arson case. (Şüpheli yangın davasında herhangi bir önceden planlama olmadığını reddetti.)
7. The police believe that the murder was done with premeditation and are investigating further. (Polis cinayetin önceden planlandığını düşünüyor ve daha fazla araştırma yapıyor.)
8. The court rejected the defendant’s claim that there was no premeditation in the theft. (Mahkeme, sanığın hırsızlıkta önceden planlama olmadığı iddiasını reddetti.)
9. The prosecutor presented evidence of premeditation in the case. (Savcı davadaki önceden planlama kanıtlarını sunmuştur.)
10. The defendant’s lack of premeditation was considered a mitigating factor in sentencing. (Sanığın önceden planlama yapmaması, cezalandırmada hafifletici bir faktör olarak değerlendirildi.)
11. The suspect’s premeditation was evident from the messages he sent before the crime. (Şüphelinin suçtan önce gönderdiği mesajlardan önceden planlaması açıkça anlaşılıyordu.)
12. The prosecutor argued that the defendant’s actions showed premeditation. (Savcı, sanığın eylemlerinin önceden planlama olduğunu gösterdiğini savundu.)
13. The defendant’s premeditation was taken into account during the trial. (

Davada sanığın önceden planlaması dikkate alındı.)
14. The police were able to prove premeditation through surveillance footage. (Polis, gözetim görüntüleri aracılığıyla önceden planlama kanıtlayabildi.)

15. The suspect’s premeditation was evident from the weapons and tools he had with him. (Şüphelinin yanında bulunan silahlar ve araçlar önceden planlamasını gösteriyordu.)
16. The defendant’s lack of premeditation was a factor in his acquittal. (Sanığın önceden planlama yapmaması, beraatinde bir faktördü.)
17. The prosecutor argued that the defendant’s alibi was evidence of premeditation. (Savcı, sanığın suçu önceden planladığını gösteren bir alibi olduğunu iddia etti.)
18. The suspect’s premeditation was evident from the notes he had written beforehand. (Şüphelinin önceden notlar aldığından önceden planlama yapması açıktı.)
19. The defendant’s premeditation was a factor in the severity of his sentence. (Sanığın önceden planlaması, cezasının ağırlığında bir faktördü.)
20. The police are still investigating whether the crime was done with premeditation or not. (Polis suçun önceden planlanıp planlanmadığını hala araştırıyor.)