Preempt İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Preempt Nedir?
Preempt, önceden bir şeyi engelleme veya öncelik verme anlamına gelir. İngilizce dilinde sıklıkla kullanılan bir terimdir.
Örnek Cümleler:
- The manager decided to preempt the meeting with his own presentation. (Yönetici, kendi sunumuyla toplantıyı engellemeye karar verdi.)
- The police preempted the terrorist attack with a timely intervention. (Polis, zamanında müdahaleyle terör saldırısını önceden engelledi.)
- The company preemptively filed a patent to protect their new invention. (Şirket, yeni icadını korumak için önceden bir patent başvurusu yaptı.)
- The teacher preempted the student’s question with a detailed explanation. (Öğretmen, detaylı bir açıklama ile öğrencinin sorusunu önceden cevapladı.)
- The country preempted a possible invasion by increasing its military presence. (Ülke, askeri varlığını artırarak olası bir istilayı önceden engelledi.)
- The mayor preemptively declared a state of emergency due to the approaching hurricane. (Belediye başkanı, yaklaşan kasırga nedeniyle önceden bir acil durum ilan etti.)
- The athlete preempted her opponent’s move and scored the winning point. (Sporcu, rakibinin hamlesini önceden tahmin ederek kazanan puanı aldı.)
- The doctor preempted the patient’s concerns by explaining the procedure in advance. (Doktor, işlemi önceden açıklayarak hastanın endişelerini önceden giderdi.)
- The company preemptively recalled a faulty product before any accidents occurred. (Şirket, herhangi bir kazaya neden olmadan önceden hatalı bir ürünü geri çağırdı.)
- The government preempted criticism by releasing a statement before the opposition could respond. (Hükümet, muhalefet yanıt vermeden önce bir açıklama yaparak eleştirileri önledi.)
- The landlord preempted the tenant’s complaints by addressing the issues before they escalated. (Ev sahibi, sorunlar büyümeden önce konulara cevap vererek kiracının şikayetlerini önledi.)
- The business preempted a possible economic downturn by diversifying its investments. (İşletme, yatırımlarını çeşitlendirerek olası bir ekonomik düşüşü önceden engelledi.)
- The company preempted a competitor’s product launch with its own innovative release. (Şirket, rakibinin ürün lansmanını önceden kendi yenilikçi çıkışıyla önledi.)
- The professor preempted confusion by providing clear instructions before the exam. (Profesör, sınavdan önce net talimatlar vererek karışıklığı önledi.)
- The parent preempted a potential argument with their child by setting clear boundaries. (Ebeveyn, net sınırlar belirleyerek çocuklarıyla olası bir tartışmayı
önledi.)
16. The government preemptively evacuated residents in the path of a wildfire. (Hükümet, yangın yolunda olan sakinleri önceden tahliye etti.)
- The company preemptively addressed customer complaints by improving their customer service. (Şirket, müşteri hizmetlerini iyileştirerek önceden müşteri şikayetlerini çözdü.)
- The coach preempted a possible loss by changing the team’s strategy mid-game. (Antrenör, oyunun ortasında takımın stratejisini değiştirerek olası bir mağlubiyeti önceden engelledi.)
- The company preempted a potential supply chain disruption by securing alternative suppliers. (Şirket, alternatif tedarikçileri sağlayarak potansiyel bir tedarik zinciri kesintisini önceden önledi.)
- The manager preempted a conflict between team members by facilitating a group discussion. (Yönetici, bir grup tartışması düzenleyerek takım üyeleri arasında olası bir çatışmayı önledi.)
Hemen Yorum Yaz