Preempt İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Preempt İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Preempt Nedir?

Preempt, önceden bir şeyi engelleme veya öncelik verme anlamına gelir. İngilizce dilinde sıklıkla kullanılan bir terimdir.

Örnek Cümleler:

  1. The manager decided to preempt the meeting with his own presentation. (Yönetici, kendi sunumuyla toplantıyı engellemeye karar verdi.)
  2. The police preempted the terrorist attack with a timely intervention. (Polis, zamanında müdahaleyle terör saldırısını önceden engelledi.)
  3. The company preemptively filed a patent to protect their new invention. (Şirket, yeni icadını korumak için önceden bir patent başvurusu yaptı.)
  4. The teacher preempted the student’s question with a detailed explanation. (Öğretmen, detaylı bir açıklama ile öğrencinin sorusunu önceden cevapladı.)
  5. The country preempted a possible invasion by increasing its military presence. (Ülke, askeri varlığını artırarak olası bir istilayı önceden engelledi.)
  6. The mayor preemptively declared a state of emergency due to the approaching hurricane. (Belediye başkanı, yaklaşan kasırga nedeniyle önceden bir acil durum ilan etti.)
  7. The athlete preempted her opponent’s move and scored the winning point. (Sporcu, rakibinin hamlesini önceden tahmin ederek kazanan puanı aldı.)
  8. The doctor preempted the patient’s concerns by explaining the procedure in advance. (Doktor, işlemi önceden açıklayarak hastanın endişelerini önceden giderdi.)
  9. The company preemptively recalled a faulty product before any accidents occurred. (Şirket, herhangi bir kazaya neden olmadan önceden hatalı bir ürünü geri çağırdı.)
  10. The government preempted criticism by releasing a statement before the opposition could respond. (Hükümet, muhalefet yanıt vermeden önce bir açıklama yaparak eleştirileri önledi.)
  11. The landlord preempted the tenant’s complaints by addressing the issues before they escalated. (Ev sahibi, sorunlar büyümeden önce konulara cevap vererek kiracının şikayetlerini önledi.)
  12. The business preempted a possible economic downturn by diversifying its investments. (İşletme, yatırımlarını çeşitlendirerek olası bir ekonomik düşüşü önceden engelledi.)
  13. The company preempted a competitor’s product launch with its own innovative release. (Şirket, rakibinin ürün lansmanını önceden kendi yenilikçi çıkışıyla önledi.)
  14. The professor preempted confusion by providing clear instructions before the exam. (Profesör, sınavdan önce net talimatlar vererek karışıklığı önledi.)
  15. The parent preempted a potential argument with their child by setting clear boundaries. (Ebeveyn, net sınırlar belirleyerek çocuklarıyla olası bir tartışmayı

önledi.)
16. The government preemptively evacuated residents in the path of a wildfire. (Hükümet, yangın yolunda olan sakinleri önceden tahliye etti.)

  1. The company preemptively addressed customer complaints by improving their customer service. (Şirket, müşteri hizmetlerini iyileştirerek önceden müşteri şikayetlerini çözdü.)
  2. The coach preempted a possible loss by changing the team’s strategy mid-game. (Antrenör, oyunun ortasında takımın stratejisini değiştirerek olası bir mağlubiyeti önceden engelledi.)
  3. The company preempted a potential supply chain disruption by securing alternative suppliers. (Şirket, alternatif tedarikçileri sağlayarak potansiyel bir tedarik zinciri kesintisini önceden önledi.)
  4. The manager preempted a conflict between team members by facilitating a group discussion. (Yönetici, bir grup tartışması düzenleyerek takım üyeleri arasında olası bir çatışmayı önledi.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.