Pop İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Pop İle İlgili Cümleler
Pop kelimesi, İngilizce’de “patlama, çıtırdama, patlayan ses” gibi anlamlara gelir. Ayrıca “popüler” anlamında da kullanılır.
- She heard a loud pop and then the balloon burst. (O bir patlama sesi duydu ve sonra balon patladı.)
- I like to eat popcorn while watching movies. (Film izlerken patlamış mısır yemeyi seviyorum.)
- The soda can made a pop when I opened it. (Sodayı açtığımda kutu çıtırdadı.)
- Pop music is very popular among young people. (Pop müzik gençler arasında çok popüler.)
- The cork made a loud pop when he opened the champagne bottle. (Şampanya şişesini açtığında kulp bir patlama sesi çıkardı.)
- She likes to pop bubble wrap. (Balonlu poşet patlatmaktan hoşlanıyor.)
- The singer is known for her pop ballads. (Şarkıcı pop baladlarıyla tanınıyor.)
- The toaster made a pop when the bread was done. (Ekmek piştiğinde tost makinesi bir ses çıkardı.)
- The artist painted a pop art portrait of Marilyn Monroe. (Sanatçı Marilyn Monroe’nun pop art bir portresini çizdi.)
- The fireworks made a loud popping sound. (Havai fişekler patlayarak yüksek ses çıkardı.)
- I prefer drinking sparkling water that pops when you open it. (Açtığında çıtırdayan maden suyu içmeyi tercih ederim.)
- Pop culture references are often used in movies and TV shows. (Pop kültür referansları sık sık film ve TV şovlarında kullanılır.)
- The pop-up ad on the website was very annoying. (Web sitesindeki açılır reklam çok sinir bozucuydu.)
- The popcorn maker pops the kernels using hot air. (Patlamış mısır makinesi sıcak hava kullanarak mısır tanelerini patlatır.)
- The toy gun made a pop sound when he pulled the trigger. (T oy silahı tetiğe bastığında bir patlama sesi çıkardı.)
- She likes to pop pimples, but it’s not good for her skin. (Sivilceleri patlatmaktan hoşlanıyor ama cildi için iyi değil.)
- Pop-up books are fun for children to read. (Açılır kitaplar çocuklar için eğlencelidir.)
- The car had a flat tire and it made a loud pop. (Araba patlak bir lastiğe sahipti ve yüksek bir ses çıkardı.)
- The singer’s new pop single is topping the charts. (Şarkıcının yeni pop single’ı listelerde üst sıralarda yer alıyor.)
- The bubbles in the soda pop tickled her nose. (Soda çıtırdadığında kabarcıklar burnunu gıdıkladı.)
- He liked to pop the bubble wrap to relieve stress. (Stresini azaltmak için balonlu poşet patlatmaktan hoşlanırdı.)
- The child was delighted when the balloon popped, sending confetti everywhere. (Balon patladığında konfeti her yere saçıldığında çocuk çok mutlu oldu.)
- The fashion designer created a collection inspired by pop art. (Moda tasarımcısı, pop art’tan ilham alan bir koleksiyon oluşturdu.)
- The sound of the soda pop opening was music to his ears. (Soda çıtırdadığında açılışı müzik kulağına hoş geldi.)
- Pop-up stores are becoming increasingly popular for online retailers. (Açılır mağazalar, çevrimiçi perakendeciler için giderek daha popüler hale geliyor.)
- She was surprised when the toaster made a loud pop and burned her toast. (Tost makinesi yüksek bir patlama sesi çıkardığında ve ekmeği yaktığında şaşırdı.)
- Pop music is often associated with catchy melodies and upbeat rhythms. (Pop müzik genellikle akılda kalıcı melodiler ve canlı ritimlerle ilişkilendirilir.)
- The pressure in the bottle caused the cork to pop off unexpectedly. (Şişedeki basınç, kapağın beklenmedik şekilde açılmasına neden oldu.)
- She loved the way the popcorn popped in the microwave. (Mikrodalgada patlamış mısırın patlaması hoşuna gidiyordu.)
- Pop-up art exhibits are a popular way to showcase emerging artists. (Açılır sanat sergileri, yeni çıkan sanatçıları sergilemek için popüler bir yol.)
Hemen Yorum Yaz