Poltergeist İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Poltergeist İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Poltergeist

Poltergeist, Almanca kökenli bir kelime olup, hayalet ya da ruh anlamına gelir. Genellikle fiziksel hareketlilik, gürültü ve nesnelerin aniden hareket etmesi gibi olağandışı fenomenlerle ilişkilendirilir.

Örnek Cümleler

1. The poltergeist caused havoc in the old house. (Poltergeist eski evde kargaşa çıkardı.)
2. I felt a sudden chill, as if there was a poltergeist in the room. (Odadaki bir poltergeist gibi aniden ürperdim.)
3. Many people claim to have witnessed poltergeist activity in this area. (Bu bölgede birçok insan poltergeist etkinliği gözlemlediklerini iddia ediyor.)
4. The poltergeist seemed to be particularly active at night. (Poltergeist özellikle gece daha aktif gibi görünüyordu.)
5. The family had to call in an exorcist to get rid of the poltergeist. (Aile, poltergeist’ten kurtulmak için bir şeytan çıkarma uzmanı çağırmak zorunda kaldı.)
6. The poltergeist’s actions were becoming more and more violent. (Poltergeist’in eylemleri giderek daha şiddetli hale geliyordu.)
7. Some people believe that poltergeists are the result of negative energy or psychic disturbances. (Bazı insanlar poltergeist’lerin negatif enerjinin ya da psişik bozuklukların bir sonucu olduğuna inanıyor.)
8. The poltergeist seemed to be trying to communicate with the living. (Poltergeist, yaşayanlarla iletişim kurmaya çalışıyor gibi görünüyordu.)
9. The poltergeist activity in the house became so frequent that the family had to move out. (Evdeki poltergeist etkinliği o kadar sık hale geldi ki aile taşınmak zorunda kaldı.)
10. The poltergeist was causing objects to move without any visible means of force. (Poltergeist nesneleri görünür bir güç olmaksızın hareket ettiriyordu.)
11. The poltergeist’s actions seemed to be centered around one particular room in the house. (Poltergeist’in eylemleri evdeki belirli bir odak noktası etrafında gibi görünüyordu.)
12. The family tried to ignore the poltergeist, but it only seemed to make things worse. (Aile poltergeist’i görmezden gelmeye çalıştı, ama sadece durumu daha da kötüleştirdi.)
13. The poltergeist’s presence was felt throughout the entire house. (Poltergeist’in varlığı tüm evde hissediliyordu.)
14. Some people believe that poltergeists are the result of a person’s unconscious psychic energy. (Bazı insanlar poltergeist’lerin bir kişinin bilinçsiz psişik enerjisinin bir sonucu olduğuna inanıyor.)
15. The poltergeist’s actions were so unusual that they were difficult to explain. (Poltergeist’in e

ylemleri o kadar olağandışıydı ki açıklanması zordu.)
16. The poltergeist seemed to be targeting one member of the family in particular. (Poltergeist özellikle ailenin bir üyesini hedef alıyormuş gibi görünüyordu.)

17. The poltergeist activity stopped as suddenly as it had started. (Poltergeist etkinliği başladığı kadar aniden durdu.)
18. The family was relieved when the poltergeist finally left their home. (Aile, poltergeist’in evlerinden nihayet ayrıldığında rahatlamıştı.)
19. The poltergeist’s actions were often accompanied by strange sounds and voices. (Poltergeist’in eylemleri genellikle tuhaf sesler ve sesler eşlik ediyordu.)
20. Many people are skeptical of the existence of poltergeists and believe that they can be explained by natural phenomena. (Birçok insan poltergeist’lerin varlığına şüpheyle yaklaşıyor ve bunların doğal fenomenlerle açıklanabileceğine inanıyor.)