Politician İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Politician İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Politician (Si̇yasetçi̇)

Politician, a person who is professionally involved in politics or holds or seeks an elected position in government.

Examples:

1. Politicians often make promises during their election campaigns.

   (Türkçe: Politikacılar genellikle seçim kampanyaları sırasında vaatlerde bulunurlar.)

2. Some politicians are corrupt and take bribes.

   (Türkçe: Bazı siyasetçiler yolsuzluk yaparlar ve rüşvet alırlar.)

3. The politician was accused of embezzlement and resigned from office.

   (Türkçe: Politikacı zimmetine para geçirmekle suçlandı ve görevinden istifa etti.)

4. The politician held a press conference to address the recent scandal.

   (Türkçe: Politikacı, son skandala ilişkin bir basın toplantısı düzenledi.)

5. The politician made a passionate speech about the need for healthcare reform.

   (Türkçe: Politikacı, sağlık reformunun gerekliliği konusunda tutkulu bir konuşma yaptı.)

6. The politician is known for his conservative views on social issues.

   (Türkçe: Politikacı, toplumsal konularda muhafazakar görüşleriyle tanınır.)

7. The politician was applauded for his efforts to pass the new environmental legislation.

   (Türkçe: Yeni çevre yasasını geçirmek için yaptığı çabalar nedeniyle politikacı alkışlandı.)

8. The politician was criticized for his insensitive comments about immigrants.

   (Türkçe: Göçmenlerle ilgili duyarsız yorumları nedeniyle politikacı eleştirildi.)

9. The politician was voted out of office in the last election.

   (Türkçe: Politikacı, son seçimde görevden alındı.)

10. The politician promised to increase funding for public schools if elected.

    (Türkçe: Seçilirse, politikacı kamu okullarına daha fazla fon sağlama sözü verdi.)

11. The polit

    ician met with the local business community to discuss economic development in the area.

    (Türkçe: Politikacı, bölgedeki ekonomik gelişmeleri görüşmek için yerel iş dünyasıyla bir araya geldi.)

12. The politician gave a speech at the rally, urging citizens to vote in the upcoming election.

    (Türkçe: Politikacı, vatandaşları önümüzdeki seçimde oy kullanmaya çağıran bir konuşma yaptı.)

13. The politician was investigated for campaign finance violations.

    (Türkçe: Seçim kampanyası finansmanı ihlalleri nedeniyle politikacı soruşturuldu.)

14. The politician was praised for her leadership during the crisis.

    (Türkçe: Kriz sırasında gösterdiği liderlik nedeniyle politikacı övüldü.)

15. The politician proposed a new law to address police brutality and racial profiling.

    (Türkçe: Polis şiddeti ve ırkçılıkla mücadele etmek için bir yasa öneren politikacı.)

16. The politician resigned from office after a scandal involving his personal life.

    (Türkçe: Kişisel hayatını ilgilendiren bir skandal nedeniyle politikacı görevinden istifa etti.)

17. The politician was accused of nepotism after appointing his son to a high-ranking government position.

    (Türkçe: Yüksek rütbeli bir hükümet görevine oğlunu atadıktan sonra, politikacı nepotizmle suçlandı.)

18. The politician made a controversial statement about the LGBTQ+ community.

    (Türkçe: LGBTQ+ topluluğuyla ilgili tartışmalı bir açıklama yapan politikacı.)

19. The politician promised to increase funding for mental health services.

    (Türkçe: Ruh sağlığı hizmetlerine daha fazla fon sağlama sözü veren politikacı.)

20. The politician was caught on camera accepting a bribe.

    (Türkçe: Rüşvet kabul ederken kameraya yakalanan politikacı.)

21. The politician proposed a new tax on