Poke İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Poke İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Poke İle İlgili İngilizce Cümleler ve Türkçe Anlamları

Anlam: Dokunmak, hafifçe vurmak veya dürtmek anlamına gelen bir fiildir.

Örnek Cümleler:

1. He poked me in the ribs and made me laugh. (Beni kaburgalarımdan dürttü ve beni güldürdü.)
2. I poked my head out of the window to see what was happening. (Ne olduğunu görmek için başımı pencereden dışarı çıkardım.)
3. She poked the fire to make it burn brighter. (Ateşi daha parlak yanması için dürttü.)
4. The child poked his finger through the hole in the fence. (Çocuk çitiğin deliğinden parmağını soktu.)
5. I poked around in the drawer to find the missing sock. (Kayıp çorabı bulmak için çekmecede karıştırdım.)
6. He poked his nose into our business and ruined everything. (İşimize burnunu soktu ve her şeyi mahvetti.)
7. She poked her head in the door and asked if she could come in. (Başını kapıya soktu ve içeri girebileceğini sordu.)
8. He poked the ball with his foot and it went flying over the fence. (Topa ayağıyla vurdu ve çit’in üzerinden uçup gitti.)
9. The kitten poked at the ball of yarn with its paw. (Kedi yün topunu pençesiyle dürttü.)
10. I poked my friend to wake him up from his nap. (Arkadaşımı şekerlemesinden uyandırmak için dürttüm.)
11. She poked her spoon into the cake and took a bite. (Kaşığı pastaya soktu ve bir ısırık aldı.)
12. The boys were poking fun at him for wearing mismatched socks. (Erkekler, uyumsuz çorap giydiği için onunla dalga geçiyorlardı.)
13. She poked the needle through the fabric and began to sew. (İğneyi kumaşın içinden geçirdi ve dikmeye başladı.)
14. He poked his head around the corner to see if the coast was clear. (Kıyının açık olup olmadığını görmek için başını köşeden soktu.)
15. The little girl poked her tongue out at her brother. (Küçük kız kardeşine dilini çıkardı

16. She poked the button on the remote control to turn on the TV. (TV’yi açmak için kumandadaki düğmeye bastı.)
17. He poked the bear with a stick and it roared angrily. (Ayağına sopayla ayıya dokundu ve sinirlenerek kükredi.)
18. I poked my head into the classroom to see if my teacher was there. (Öğretmenimizin sınıfta olup olmadığını görmek için başımı sınıfa soktum.)
19. The dentist poked and prodded my teeth to check for cavities. (Dişçi, çürükleri kontrol etmek için dişlerimi dürtüp ittirdi.)
20. He poked me in the arm and told me to pay attention. (Koluma dürttü ve dikkat etmemi söyledi.)

Bu cümlelerde “poke” fiili, dokunmak, dürtmek, vurmak gibi anlamları ile kullanılmıştır.