Plight İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Plight İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Plight

Plight, “sıkıntı, zor durum, felaket gibi anlamlara gelir. İşte bu kelimeyle ilgili örnek cümleler:

1. The plight of the homeless in our city is heartbreaking. (Şehrimizdeki evsizlerin durumu yürek burkucu.)
2. The plane crash survivors shared their plight with the media. (Uçak kazası hayatta kalanları, durumlarını medya ile paylaştı.)
3. The company is aware of the plight of its employees and has taken measures to improve their working conditions. (Şirket, çalışanlarının durumunun farkında ve çalışma koşullarını iyileştirmek için önlemler almıştır.)
4. The plight of the Syrian refugees is a global concern. (Suriyeli mültecilerin durumu küresel bir endişe kaynağıdır.)
5. The environmentalists are trying to raise awareness about the plight of endangered species. (Çevreciler, nesli tükenmekte olan türlerin durumu hakkında farkındalık yaratmaya çalışıyor.)
6. The villagers are facing a dire plight due to the lack of access to clean drinking water. (Köylüler, temiz içme suyuna erişimlerinin olmaması nedeniyle zor bir durumla karşı karşıya.)
7. The plight of the children in war-torn countries is a major humanitarian issue. (Savaşın yıkımlarının yaşandığı ülkelerdeki çocukların durumu büyük bir insani sorundur.)
8. The community came together to help the family in their plight. (Topluluk, aileye yardım etmek için bir araya geldi.)
9. The plight of the farmers in the drought-stricken region is a serious concern. (Kuraklıkla mücadele eden bölgedeki çiftçilerin durumu ciddi bir endişe kaynağıdır.)
10. The government must address the plight of the workers who have lost their jobs due to the pandemic. (Hükümet, pandemi nedeniyle işlerini kaybeden işçilerin durumuna çözüm bulmalıdır.)
11. The documentary sheds light on the plight of indigenous people around the world. (Belgesel, dünya genelindeki yerli halkların durumunu aydınlatıyor.)
12. The plight of the stray animals in the city is a result of human neglect. (Şehirdeki sokak hayvanlarının durumu, insan ihmali sonucu ortaya çıkmıştır.)
13. The hurricane victims are struggling with their plight, but the rescue efforts are underway. (Kasırga mağdurları zor durumda, ancak kurtarma çalışmaları devam ediyor.)
14. The plight of the refugees who are trying to cross the border illegally is a complicated issue. (Sınırdan yasa dışı olarak geçmeye çalışan mültecilerin durumu karmaşık bir konudur.)
15. The politician promised to address the plight of the low-income families in his campaign. (Politikacı, kampanyası sırasında düşük gelirli ailelerin durumuna ç

özüm bulacağına söz verdi.)
16. The charity organization was founded to help alleviate the plight of the impoverished communities. (Hayır kurumu, yoksul toplulukların durumunu hafifletmek için kurulmuştur.)

17. The workers went on strike to draw attention to their plight and demand better working conditions. (İşçiler, durumlarına dikkat çekmek ve daha iyi çalışma koşulları talep etmek için greve gittiler.)
18. The humanitarian aid workers are doing their best to provide relief to the victims of the natural disaster plight. (İnsani yardım çalışanları, doğal afet mağdurlarına yardım sağlamak için ellerinden geleni yapıyorlar.)
19. The singer used her platform to raise awareness about the plight of the refugees. (Şarkıcı, mültecilerin durumu hakkında farkındalık yaratmak için platformunu kullandı.)
20. The Plight of the Titanic passengers is a tragic reminder of the fragility of human life. (Titanic yolcularının durumu, insan hayatının kırılganlığına dair trajik bir hatırlatmadır.)