Placate İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Placate İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Placate Nedir?

Placate, birini yatıştırmak, sakinleştirmek ya da öfkeli ya da endişeli hisseden birini yatıştırmak anlamına gelir.

Örnek Cümleler:

1. He tried to placate his crying child with a lollipop. (Ağlayan çocuğunu bir lolipopla sakinleştirmeye çalıştı.)
2. The CEO tried to placate the angry shareholders by announcing a dividend increase. (CEO, sinirli hisseleri artırmayı açıklayarak sakinleştirmeye çalıştı.)
3. She smiled to placate her mother-in-law’s disapproval. (Kayınvalidesinin onayını kazanmak için gülümsedi.)
4. The politician tried to placate his critics by apologizing for his mistakes. (Politikacı, hataları için özür dileyerek eleştirmenlerini sakinleştirmeye çalıştı.)
5. He offered to buy her a drink to placate her after their argument. (Tartışmalarından sonra onu sakinleştirmek için ona içki teklif etti.)
6. The company offered a discount to placate dissatisfied customers. (Şirket, memnuniyetsiz müşterileri sakinleştirmek için bir indirim teklif etti.)
7. She made an effort to placate her husband after a disagreement. (Bir anlaşmazlıktan sonra kocasını sakinleştirmeye çalıştı.)
8. The teacher tried to placate the upset student with a compliment. (Öğretmen, üzgün öğrencisini bir iltifatla sakinleştirmeye çalıştı.)
9. The coach tried to placate the disappointed players with a motivational speech. (Koç, hayal kırıklığına uğramış oyuncuları bir motivasyon konuşmasıyla sakinleştirmeye çalıştı.)
10. He apologized profusely to placate his girlfriend’s hurt feelings. (Kız arkadaşının incinmiş hislerini sakinleştirmek için yoğun bir şekilde özür diledi.)
11. The company sent a gift basket to placate the dissatisfied customer. (Şirket, memnuniyetsiz müşteriyi sakinleştirmek için bir hediye sepeti gönderdi.)
12. She tried to placate her sister by offering to help with her work. (Kardeşine işine yardım etmek teklif ederek sakinleştirmeye çalıştı.)
13. The waiter offered a free dessert to placate the angry customer. (Garson, öfkeli müşteriyi sakinleştirmek için ücretsiz bir tatlı teklif etti.)
14. He promised to fix the problem to placate the frustrated client. (Frustrasyona uğramış müşteriyi sakinleştirmek için sorunu düzeltmeyi söz verdi.)
15. The manager offered a refund to placate the dissatisfied customer. (Yönetici, memnuniyetsiz müşteriyi sakinleştirmek için bir geri ödeme teklif etti.)
16.

  1. She tried to placate her dog by giving him a treat. (Köpeğini sakinleştirmek için ona bir ödül vererek denedi.)
  2. The politician made a public statement to placate the angry voters. (Politikacı, öfkeli seçmenleri sakinleştirmek için bir açıklama yaptı.)
  3. The teacher used humor to placate the upset students. (Öğretmen, üzgün öğrencileri sakinleştirmek için mizah kullanmayı tercih etti.)
  4. He promised to make it up to her to placate her hurt feelings. (İncinmiş hislerini sakinleştirmek için ona telafi etmeyi söz verdi.)
  5. The airline offered compensation to placate the delayed passengers. (Hava yolu şirketi, gecikmiş yolcuları sakinleştirmek için tazminat teklif etti.)

Türkçe Karşılıklar:

  1. Ağlayan çocuğunu bir lolipopla sakinleştirmeye çalıştı.
  2. CEO, sinirli hisseleri artırmayı açıklayarak sakinleştirmeye çalıştı.
  3. Kayınvalidesinin onayını kazanmak için gülümsedi.
  4. Politikacı, hataları için özür dileyerek eleştirmenlerini sakinleştirmeye çalıştı.
  5. Tartışmalarından sonra onu sakinleştirmek için ona içki teklif etti.
  6. Şirket, memnuniyetsiz müşterileri sakinleştirmek için bir indirim teklif etti.
  7. Bir anlaşmazlıktan sonra kocasını sakinleştirmeye çalıştı.
  8. Öğretmen, üzgün öğrencisini bir iltifatla sakinleştirmeye çalıştı.
  9. Koç, hayal kırıklığına uğramış oyuncuları bir motivasyon konuşmasıyla sakinleştirmeye çalıştı.
  10. Kız arkadaşının incinmiş hislerini sakinleştirmek için yoğun bir şekilde özür diledi.
  11. Şirket, memnuniyetsiz müşteriyi sakinleştirmek için bir hediye sepeti gönderdi.
  12. Kardeşine işine yardım etmek teklif ederek sakinleştirmeye çalıştı.
  13. Garson, öfkeli müşteriyi sakinleştirmek için ücretsiz bir tatlı teklif etti.
  14. Frustrasyona uğramış müşteriyi sakinleştirmek için sorunu düzeltmeyi söz verdi.
  15. Yönetici, memnuniyetsiz müşteriyi sakinleştirmek için bir geri ödeme teklif etti.
  16. Köpeğini sakinleştirmek için ona bir ödül vererek denedi.
  17. Politikacı, öfkeli seçmenleri sakinleştirmek için bir açıklama yaptı.
  18. Öğretmen, üzgün öğrenciler

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.