Pissant İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Pissant İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Pissant İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Pissant, küçük, önemsiz ve değersiz anlamlarına gelir. Aşağıdaki cümlelerde pissant kelimesinin İngilizce kullanımlarını inceleyebilirsiniz:

  1. The pissant company went bankrupt last year. (Bu küçük şirket geçen yıl iflas etti.)
  2. Don’t pay attention to that pissant’s opinions. (O küçük adamın fikirlerine kulak asmamalısın.)
  3. He acted like a pissant when he didn’t get his way. (Kendine istediğini yaptıramayınca küçük bir adam gibi davrandı.)
  4. That pissant is always causing trouble. (O küçük adam sürekli sorun çıkarıyor.)
  5. The pissant project was a waste of time and resources. (Bu önemsiz proje zaman ve kaynak kaybıydı.)
  6. I’m not going to waste my time on that pissant task. (O önemsiz görev için vaktimi harcamayacağım.)
  7. He’s such a pissant that he couldn’t even lift a pencil. (O kadar zayıf ki hatta bir kalem bile kaldıramıyor.)
  8. The boss treats us like pissants. (Patron bize küçük insanlar gibi davranıyor.)
  9. The pissant town was completely destroyed by the tornado. (Bu küçük kasaba tamamen fırtınada yıkıldı.)
  10. She’s always nagging me about pissant things. (O sürekli önemsiz şeyler hakkında beni sıkıştırıyor.)
  11. The pissant team was no match for their opponents. (Bu küçük takım rakipleriyle başa çıkamadı.)
  12. He’s a pissant compared to his older brother. (Abisine göre o küçük bir adam.)
  13. I wouldn’t waste my time on that pissant website. (O önemsiz internet sitesine vaktimi harcamam.)
  14. The pissant article was barely worth reading. (Bu önemsiz makale neredeyse okunmaya değmezdi.)
  15. The pissant car broke down on the way to the airport. (O küçük araba havaalanına giderken bozuldu.)
  16. The pissant problem was easily solved with a little effort. (O önemsiz sorun biraz çaba ile kolayca çözüldü.)
  17. He made a pissant attempt to fix the leaky faucet. (O sızdıran musluk tamiri için küçük bir deneme yaptı.)
  18. That pissant of a dog won’t stop barking. (O küçük köpek havlamayı bırakmıyor.)
  19. The pissant company couldn’t compete with the industry giants. (Bu önemsiz şirket sektör devleriyle rekabet edemedi.)
  20. He’s such a pissant that he can’t even handle criticism. (O kadar küçük bir adam ki eleştiriyi bile kaldıramıyor.)
  1. The pissant politician didn’t have any significant impact on the election results. (Bu önemsiz siyasetçi seçim sonuçları üzerinde önemli bir etkisi olmadı.)
  2. She’s always making a big deal out of pissant issues. (O sürekli önemsiz konuları büyütüyor.)
  3. The pissant employee was let go for not showing up to work. (Bu küçük çalışan işe gelmediği için kovuldu.)
  4. I can’t believe he’s making a fuss over such a pissant matter. (O kadar önemsiz bir konu hakkında bu kadar tepki göstermesine inanamıyorum.)
  5. The pissant company’s product was quickly overshadowed by the competition. (Bu önemsiz şirketin ürünü hızlıca rakipleri tarafından gölgede kaldı.)
  6. He was acting like a pissant when he refused to apologize. (Özür dilemeyi reddettiğinde küçük bir adam gibi davranıyordu.)
  7. The pissant town didn’t have much to offer in terms of entertainment. (Bu küçük kasaba eğlence açısından pek bir şey sunamıyordu.)
  8. I don’t have time for pissant arguments. (Önemsiz tartışmalara zamanım yok.)
  9. The pissant project was a complete failure. (Bu küçük proje tam bir başarısızlıktı.)
  10. She’s always complaining about pissant things. (O sürekli önemsiz şeylerden şikayet ediyor.)

(Türkçe çevirileri parantez içerisinde verilmiştir.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.