Pious İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Pious İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Pious

Pious, Türkçe’de “dindar” anlamına gelir. Bu kelime sıklıkla dini bir inancı veya uygulamayı ifade etmek için kullanılır.

Örnek cümleler:

  1. She is known for her pious devotion to her faith. (O, dini inancına bağlılığıyla tanınıyor.)
  2. The monk led a pious life of prayer and contemplation. (Keşiş, dua ve düşünceyle dolu bir dindar hayat yaşadı.)
  3. The pious woman made a pilgrimage to Mecca. (Dindar kadın, Mekke’ye hacca gitti.)
  4. The pious tradition of fasting during Ramadan is observed by many Muslims. (Ramazan ayında oruç tutma geleneği, birçok Müslüman tarafından uygulanır.)
  5. His pious mother instilled a deep faith in him from a young age. (Dindar annesi, genç yaşlardan itibaren onda derin bir inanç aşıladı.)
  6. The pious bishop gave a moving sermon on forgiveness. (Dindar piskopos, bağışlama üzerine dokunaklı bir vaaz verdi.)
  7. The pious nuns spent their days in prayer and service to others. (Dindar rahibeler, günlerini dua ve başkalarına hizmet etmekle geçirdiler.)
  8. The pious man donated a large sum of money to his local church. (Dindar adam, yerel kilisesine büyük bir para bağışında bulundu.)
  9. The pious holiday of Eid al-Fitr marks the end of Ramadan. (Ramazan’ın sonunu belirleyen dindar bayramı Eid al-Fitr kutlanır.)
  10. Her pious beliefs guided her through difficult times. (Dindar inançları, zor zamanlarında onu yönlendirdi.)
  11. The pious priest performed a beautiful wedding ceremony. (Dindar rahip, güzel bir düğün töreni gerçekleştirdi.)
  12. The pious couple made a generous donation to a charity. (Dindar çift, bir hayır kurumuna cömert bir bağışta bulundu.)
  13. The pious teachings of the Quran inspire many Muslims around the world. (Kuran’ın dindar öğretileri, dünya genelinde birçok Müslümanı etkiler.)
  14. The pious nun dedicated her life to serving the poor. (Dindar rahibe, hayatını fakirleri hizmet etmeye adamıştı.)
  15. His pious beliefs led him to become a monk. (Dindar inancı, onu keşiş olmaya yöneltti.)
  16. The pious family gathered together for a solemn religious ceremony. (Dindar aile, ciddi bir dini tören için bir araya geldi.)
  17. The pious man prayed daily at the mosque. (Dindar adam, camide günlük olarak dua etti.)
  18. The pious teachings of Buddha emphasize compassion and selflessness. (Buda’nın dindar öğretileri merhamet ve özveriyi vurgular.)
  19. The pious tradition of lighting

candles during Advent is an important part of the Christian faith. (Advent sırasında mum yakma dindar geleneği, Hristiyan inancının önemli bir parçasıdır.)
20. Her pious demeanor and kindheartedness made her a beloved figure in the community. (Dindar tavırları ve iyilikseverliği, toplulukta sevilen bir figür haline getirdi.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.