Partake Of İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Partake Of İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Partake Of

Partake of kelimesi, “paylaşmak”, “katılmak”, “içmek” anlamlarına gelir.

Örnek Cümleler:

1. I would love to partake of some of your delicious homemade cake. (Senin ev yapımı pastandan biraz tatmak istiyorum.)
2. We are all going to partake of the cake at the party. (Partideki pastadan hepimiz tadacağız.)
3. She refused to partake of the meal as she was on a diet. (Diyette olduğu için yemeğe katılmayı reddetti.)
4. He decided to partake of the group discussion. (Grup tartışmasına katılmaya karar verdi.)
5. Would you like to partake of the fruit salad? (Meyve salatasından biraz almak ister misin?)
6. They were all invited to partake of the feast. (Hepsine ziyafete katılmaları için davet gönderildi.)
7. She was reluctant to partake of the responsibility for the project. (Projede sorumluluk almak istemedi.)
8. The guests were eager to partake of the wine that was served. (Misafirler sunulan şaraptan içmek için sabırsızlanıyorlardı.)
9. He was happy to partake of the generous offer. (Cömert teklifi kabul etmekten mutluydu.)
10. I would like to partake of your wisdom and experience. (Bilgelik ve deneyiminden yararlanmak istiyorum.)
11. We are all free to partake of the opportunities that come our way. (Yolumuza çıkan fırsatlardan yararlanmak için serbestiz.)
12. They were allowed to partake of the privileges of membership. (Üyelik ayrıcalıklarından yararlanmalarına izin verildi.)
13. The children were excited to partake of the candy that was offered. (Sunulan şekerlerden yemek için çocuklar heyecanlıydılar.)
14. She was unable to partake of the celebrations due to her illness. (Hastalığı nedeniyle kutlamalara katılamadı.)
15. He was reluctant to partake of the risky investment. (Riskli yatırıma katılmak istemiyordu.)
16. We were all encouraged to partake of the team-building activities. (Takım oluşturma etkinliklerine katılmamız teşvik edildi.)
17. The tourists were eager to partake of the local cuisine. (Turistler yerel mutfağı tatmak için sabırsızdılar.)
18. She was invited to partake of the charity event. (Hayır etkinliğine katılmak için davet edildi.)
19. He was happy to partake of the responsibility of caring for the children. (Çocukların bakımıyla ilgili sorumluluğu almak onun için keyifliydi.)
20. They were all excited to partake of the adventure that awaited them. (Bekleyen maceraya katılmak için hepsi heyecanlıydı.)

21. The guests were asked to partake of the game that the host had prepared. (Misafirlerin ev sahibinin hazırladığı oyundan birlikte oynamaları istendi.)
22. He was honored to partake of the ceremony. (Törenin bir parçası olmaktan onur duydu.)
23. She was hesitant to partake of the decision-making process. (Karar verme sürecine dahil olmakta tereddütlüydü.)
24. They were eager to partake of the festivities that were happening in town. (Kentte yaşanan kutlamalardan yararlanmak için hepsi sabırsızdı.)
25. We were all excited to partake of the outdoor activities during our vacation. (Tatilimizde açık hava etkinliklerine katılmaktan hepsi heyecanlıydık.)
26. The restaurant offered us to partake of their special dish. (Restoran bize özel yemeklerinden tatmamız için sunum yaptı.)
27. She was invited to partake of the training program that the company had organized. (Şirketin düzenlediği eğitim programına katılmak için davet edildi.)
28. He was willing to partake of the challenge of climbing the mountain. (Dağa tırmanma zorluğunu üstlenmek istedi.)
29. They were allowed to partake of the benefits that the company provided for its employees. (Çalışanlara sağlanan faydalardan yararlanmalarına izin verildi.)
30. She was excited to partake of the experience of studying abroad. (Yurt dışında eğitim almanın deneyiminden yararlanmak için heyecanlıydı.)