Partake İn İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Partake İn
Partake in kelimesi, bir etkinliğe, bir şeye veya bir duruma katılmak anlamına gelir.
Örnek Cümleler:
- I want to partake in the marathon this year. (Bu yıl maratona katılmak istiyorum.)
- He doesn’t usually partake in after-work activities. (Genellikle işten sonra aktivitelere katılmaz.)
- Are you going to partake in the company picnic? (Şirket pikniğine katılacak mısın?)
- She loves to partake in outdoor sports like hiking and kayaking. (Yürüyüş ve kano gibi açık hava sporlarına katılmayı sever.)
- The team was excited to partake in the championship game. (Takım şampiyonluk maçına katılmak için heyecanlıydı.)
- I don’t usually partake in heavy drinking. (Genellikle aşırı içkiye katılmam.)
- We should all partake in the effort to keep the environment clean. (Çevreyi temiz tutma çabasına hepimiz katılmalıyız.)
- He’s always happy to partake in any kind of adventure. (Her türlü maceraya katılmaktan mutluluk duyar.)
- She refused to partake in the unethical business practices. (Etik olmayan iş uygulamalarına katılmayı reddetti.)
- It’s important to partake in community service to give back to society. (Topluma geri vermek için topluluk hizmetine katılmak önemlidir.)
- She asked her friends to partake in her fundraising campaign. (Arkadaşlarından bağış toplama kampanyasına katılmalarını istedi.)
- They are planning to partake in a charity run next month. (Gelecek ay hayır koşusuna katılmayı planlıyorlar.)
- He was eager to partake in the research project. (Araştırma projesine katılmak için istekliydi.)
- I always make sure to partake in the local cuisine when I travel. (Seyahat ederken yerel mutfağa katılmaya dikkat ederim.)
- She decided not to partake in the political debate. (Siyasi tartışmaya katılmama kararı aldı.)
- The school encourages students to partake in extracurricular activities. (Okul, öğrencilerin okul dışı etkinliklere katılmalarını teşvik eder.)
- We were honored to partake in the charity event. (Hayır etkinliğine katılmaktan onur duyduk.)
- He was hesitant to partake in the risky venture. (Riskli girişime katılmaya karşı tereddütlüydü.)
- The restaurant invited us to partake in their tasting menu. (Restoran tadım menülerine katılmamızı teklif etti.)
- The company required all employees to partake in the diversity training program. (Şirket tüm çalışanların çeşitlilik eğitim programına katılmasını istedi.)
- The students were excited to partake in the science fair. (Öğrenciler bilim fuarına katılmaktan heyecanlıydılar.)
- She decided to partake in the yoga class for her physical and mental health. (Fiziksel ve zihinsel sağlığı için yoga sınıfına katılmaya karar verdi.)
- They were invited to partake in the wedding ceremony of their close friend. (Yakın arkadaşlarının düğün törenine katılmaları için davet edildiler.)
- He was asked to partake in the negotiations between two companies. (İki şirket arasındaki müzakerelere katılmaları için ona soruldu.)
- The government urged citizens to partake in the vaccination program to fight against the pandemic. (Hükümet, salgınla mücadele için vatandaşların aşılama programına katılmalarını teşvik etti.)
- She wasn’t sure if she wanted to partake in the online book club. (Online kitap kulübüne katılmak isteyip istemediğinden emin değildi.)
- They were thrilled to partake in the cultural festival and experience different traditions. (Kültürel festivalde yer almak ve farklı gelenekleri deneyimlemek için heyecanlıydılar.)
- He encouraged his colleagues to partake in the charity walk for a good cause. (İyi bir amaç için hayır yürüyüşüne katılmaları için meslektaşlarını teşvik etti.)
- The company provided opportunities for employees to partake in professional development courses. (Şirket, çalışanların profesyonel gelişim kurslarına katılmaları için fırsatlar sağladı.)
- She decided to partake in the music lessons to learn a new skill. (Yeni bir beceri öğrenmek için müzik derslerine katılmaya karar verdi.)
Hemen Yorum Yaz