Paroxysms İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Paroxysms
Türkçe karşılığı: Nöbetler, krizler
Açıklama: Paroxysms, ani ve şiddetli bir şekilde meydana gelen belirtiler veya semptomlardır.
- During the seizure, the patient experienced paroxysms of shaking and convulsions. (Nöbet sırasında hasta sarsıntılar ve kasılmaların nöbetlerini geçirdi.)
- The paroxysms of pain in her back were so intense that she had to take painkillers. (Sırtındaki ağrının nöbetleri o kadar şiddetliydi ki ağrı kesici almak zorunda kaldı.)
- The patient’s breathing became shallow and irregular during the paroxysm. (Hastanın solunumu nöbet sırasında yüzeysel ve düzensiz hale geldi.)
- He was writhing in paroxysms of agony on the hospital bed. (O, hastane yatağında acı nöbetleriyle kıvranıyordu.)
- The paroxysms of coughing made it difficult for her to speak. (Öksürük nöbetleri konuşmasını zorlaştırdı.)
- She experienced paroxysms of anxiety every time she had to speak in public. (Her konuşma yapmak zorunda kaldığında, kaygı nöbetleri geçirdi.)
- The paroxysms of laughter were uncontrollable and lasted for several minutes. (Kahkaha nöbetleri kontrol edilemezdi ve birkaç dakika sürdü.)
- The patient’s paroxysms of rage were so severe that he had to be restrained. (Hastanın öfke nöbetleri o kadar şiddetliydi ki kısıtlanması gerekti.)
- Paroxysms of sneezing were a common symptom of her allergies. (Hapşırma nöbetleri, alerjilerinin yaygın bir belirtisiydi.)
- The paroxysms of itching were unbearable and kept her awake all night. (Kaşıntı nöbetleri dayanılmazdı ve tüm gece uyanık kaldı.)
- The patient’s paroxysms of vomiting were so frequent that he had to be hospitalized. (Hastanın sık sık kusma nöbetleri vardı ve hastaneye yatırılması gerekiyordu.)
- The paroxysms of dizziness made it difficult for her to stand up. (Baş dönmesi nöbetleri ayakta durmayı zorlaştırdı.)
- He experienced paroxysms of guilt every time he thought about his past mistakes. (Geçmiş hatalarını düşündüğünde, suçluluk nöbetleri geçirdi.)
- The paroxysms of anger were directed towards anyone who crossed his path. (Öfke nöbetleri, yoluna çıkan herkese yönelikti.)
- She suffered from paroxysms of loneliness after her husband passed away. (Kocasının ölümünden sonra yalnızlık nöbetleri geçird
- The paroxysms of fear were triggered by the sound of thunder. (Korku nöbetleri, gök gürültüsü sesiyle tetiklenirdi.)
- The patient’s paroxysms of hiccups were annoying and persistent. (Hastanın hıçkırık nöbetleri rahatsız edici ve sürekliydi.)
- Paroxysms of sadness overwhelmed her when she received the news of her friend’s death. (Arkadaşının ölüm haberini aldığında üzüntü nöbetleri onu kapladı.)
- The paroxysms of sweating were a common symptom of his anxiety disorder. (Terleme nöbetleri, kaygı bozukluğunun yaygın bir belirtisiydi.)
- The patient’s paroxysms of seizures were so severe that he had to undergo surgery. (Hastanın nöbet nöbetleri o kadar şiddetliydi ki ameliyat olması gerekiyordu.)
Hemen Yorum Yaz