Pace İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Pace İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Pace (tempo, hız)

Pace, bir eylemin hızını ve tempounu ifade eden bir kelimedir. Aşağıda pace kelimesinin kullanımına örnek cümleler verilmiştir:

1. He walked at a slow pace. (Yavaş bir hızda yürüdü.)
2. The runner set a new pace for the marathon. (Koşucu maraton için yeni bir tempo belirledi.)
3. The music’s pace quickened as the song progressed. (Şarkı ilerledikçe müziğin hızı arttı.)
4. The group had to keep a steady pace during the hike. (Grup yürüyüş sırasında sabit bir hızda ilerlemek zorundaydı.)
5. The pace of the construction project is on schedule. (İnşaat projesinin hızı zamanında ilerliyor.)
6. She increased the pace of her exercise routine to get in shape for the race. (Yarış için formda olmak için egzersiz rutininin hızını arttırdı.)
7. The movie’s pace was slow and drawn out. (Filmin hızı yavaş ve uzun sürdü.)
8. The chef worked at a frenzied pace in the kitchen. (Şef mutfağında heyecanlı bir tempoda çalıştı.)
9. The horse’s pace was smooth and consistent. (Atın hızı düzgün ve tutarlıydı.)
10. The company had to increase the pace of production to meet demand. (Şirket talebi karşılamak için üretim hızını artırmak zorunda kaldı.)
11. The athlete’s pace slowed as he neared the finish line. (Sporcu finiş çizgisine yaklaştıkça hızı yavaşladı.)
12. The teacher asked the students to work at a steady pace on the assignment. (Öğretmen ödev üzerinde sabit bir hızda çalışmalarını istedi.)
13. The pace of the conversation picked up as they became more comfortable with each other. (Konuşmanın hızı birbirleriyle daha rahat oldukça arttı.)
14. The dance routine’s pace was fast and energetic. (Dans rutininin hızı hızlı ve enerjikti.)
15. The runner struggled to maintain his pace in the hot weather. (Koşucu sıcak havada hızını korumakta zorlandı.)
16. The play’s pace slowed down in the second act. (Oyunun hızı ikinci perdede yavaşladı.)
17. The musician changed the pace of the song for dramatic effect. (Müzisyen dramatik etki için şarkının hızını değiştirdi.)
18. The workers had to work at a fast pace to finish the project before the deadline. (İşçiler, proje tamamlanmadan önce hızlı bir tempoda çalışmak zorunda kaldılar.)
19. The group set a brisk pace for the morning walk. (Grup sabah yürüyüşü için hızlı bir tempo belirledi.)
20. The novel’s pace was slow in the beginning but picked up towards the end. (Romanın hızı başlangıçta

yavaşken sonlara doğru hızlandı.)