Outwit İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Outwit İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Outwit (fiil) – Zekice davranarak birini veya bir şeyi atlatmak, hile yaparak üstesinden gelmek.

  1. She tried to outwit her opponent with a clever move. (Rakibini zeki bir hamleyle atlatabilmek için çaba gösterdi.)
  2. The thief tried to outwit the security system, but he was caught anyway. (Hırsız, güvenlik sistemini atlatabilmek için hile yapmaya çalıştı, ama yine de yakalandı.)
  3. She managed to outwit her parents and sneak out of the house. (Ebeveynlerini atlatmayı başardı ve evden kaçmayı başardı.)
  4. The detective was determined to outwit the criminal and solve the case. (Dedektif, suçluyu atlatmak ve davayı çözmek için kararlıydı.)
  5. The coach came up with a strategy to outwit the opposing team. (Antrenör, rakip takımı atlatmak için bir strateji geliştirdi.)
  6. He was able to outwit the bully and avoid being beaten up. (Zorba adamı atlatmayı ve dayak yemekten kurtulmayı başardı.)
  7. The CEO outwitted the competition by releasing a better product. (CEO, daha iyi bir ürün piyasaya sürerek rekabeti alt etti.)
  8. She used her charm and wit to outwit her way into the party. (Partiye girmek için cazibesini ve zekasını kullanarak yolu atlatmayı başardı.)
  9. The team had to outwit the puzzle to escape from the room. (Takım, odadan kaçmak için bulmacayı atlatmak zorunda kaldı.)
  10. He tried to outwit his opponent with a fake move, but it didn’t work. (Sahte bir hamle yaparak rakibini atlatabilmek için denedi, ama işe yaramadı.)
  11. The spy had to outwit the guards to get into the building. (Casus, binaya girebilmek için korumaları atlatmak zorunda kaldı.)
  12. She outwitted the traffic by taking a shortcut. (Kısa yolu alarak trafikten atlatmayı başardı.)
  13. He was able to outwit the company’s rules and regulations to get what he wanted. (İstediğini elde etmek için şirketin kurallarını ve düzenlemelerini atlatmayı başardı.)
  14. The magician outwitted the audience with his illusions. (Sihirbaz, illüzyonlarıyla seyircileri atlatmayı başardı.)
  15. She outwitted her fear of heights and climbed to the top of the mountain. (Yükseklik korkusunu atlatmayı başardı ve dağın zirvesine tırmandı.)
  16. The cat tried to outwit the mouse by sneaking up on it, but the mouse was too quick. (Kedi, fareye yaklaşarak onu atlatmaya çalıştı, ama fare çok hızlıydı.)
  17. He was able to outwit the difficult math problem by using a different method. (Farklı bir yöntem kullanarak zor matematik

sorununu atlatmayı başardı.)
18. The company outwitted its competitors by offering a unique service. (Şirket, benzersiz bir hizmet sunarak rakiplerini atlatmayı başardı.)

  1. She tried to outwit the pickpocket by hiding her wallet in a secret pocket. (Hırsızdan kurtulmak için cüzdanını gizli bir cebine saklayarak atlatmaya çalıştı.)
  2. The athlete outwitted his opponent by faking left and then going right. (Sola yöneldiğini taklit ederek, rakibini atlatabilmek için sağa yönelerek atlatmayı başardı.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.