Outwardly İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Outwardly İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Outwardly (Dışarıdan)

Outwardly, anlamı itibariyle bir şeyin dışarıdan görünen yönünü ifade etmektedir. İngilizcede bu kelime genellikle kişilerin, nesnelerin veya durumların görüntüsüne atıfta bulunmak için kullanılır. Aşağıda, “outwardly” kelimesinin kullanımını gösteren 20 örnek cümle bulunmaktadır.

  1. Outwardly, she seemed happy, but inside she was struggling. (Dışarıdan mutlu görünüyordu, ama içeride zorlanıyordu.)
  2. Outwardly, the building looked sound, but there were many structural issues. (Bina dışarıdan sağlam görünüyordu, ancak birçok yapısal sorun vardı.)
  3. He appeared outwardly calm, but his hands were shaking. (Dışarıdan sakin görünüyordu, ancak elleri titriyordu.)
  4. The company’s financial situation was outwardly stable, but there were underlying problems. (Şirketin mali durumu dışarıdan stabil görünüyordu, ancak altta yatan sorunlar vardı.)
  5. The politician was outwardly confident, but he was secretly worried about the election. (Politikacı dışarıdan kendinden emin görünüyordu, ancak seçimle ilgili gizlice endişeliydi.)
  6. The athlete was outwardly composed, but she was actually quite nervous. (Sporcu dışarıdan sakin görünüyordu, ancak aslında oldukça gergindi.)
  7. The new car looked outwardly impressive, but it had a lot of mechanical problems. (Yeni araba dışarıdan etkileyici görünüyordu, ancak birçok mekanik sorunu vardı.)
  8. The school seemed outwardly orderly, but there was a lot of bullying happening behind the scenes. (Okul dışarıdan düzenli görünüyordu, ancak sahnenin arkasında birçok zorbalık yaşanıyordu.)
  9. The painting was outwardly beautiful, but it lacked depth and meaning. (Tablo dışarıdan güzel görünüyordu, ancak derinlik ve anlam eksikliği vardı.)
  10. The business was outwardly successful, but it was built on unethical practices. (İşletme dışarıdan başarılı görünüyordu, ancak etik olmayan uygulamalara dayanıyordu.)
  11. Outwardly, he was a model citizen, but he had a dark past. (Dışarıdan, o model bir vatandaş gibiydi, ancak karanlık bir geçmişi vardı.)
  12. The dress was outwardly elegant, but it was uncomfortable to

wear. (Elbise dışarıdan şık görünüyordu, ancak giymesi rahatsızdı.)
13. The team was outwardly confident, but they knew they were the underdogs. (Takım dışarıdan kendinden emin görünüyordu, ancak altta kaldıklarını biliyorlardı.)

  1. The town was outwardly charming, but it had a high crime rate. (Şehir dışarıdan cazip görünüyordu, ancak yüksek bir suç oranı vardı.)
  2. The hotel was outwardly luxurious, but the service was poor. (Otel dışarıdan lüks görünüyordu, ancak hizmet kötüydü.)
  3. The couple was outwardly happy, but they were struggling with their relationship. (Çift dışarıdan mutlu görünüyordu, ancak ilişkileriyle mücadele ediyorlardı.)
  4. The student was outwardly confident, but she was struggling with the subject. (Öğrenci dışarıdan kendinden emin görünüyordu, ancak dersle mücadele ediyordu.)
  5. The building was outwardly modern, but it was poorly constructed. (Bina dışarıdan modern görünüyordu, ancak kötü bir şekilde inşa edilmişti.)
  6. The company culture was outwardly welcoming, but it was actually quite toxic. (Şirket kültürü dışarıdan hoşgörülü görünüyordu, ancak aslında oldukça toksikti.)
  7. The city was outwardly prosperous, but there was a lot of poverty and inequality. (Şehir dışarıdan zengin görünüyordu, ancak yoksulluk ve eşitsizlik çok fazlaydı.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.