Outward İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Outward İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Outward Nedir?


Outward kelimesi Türkçede “dışa doğru” anlamına gelir. İngilizce’de ise “going or directed towards the outside” şeklinde tanımlanır.

Örnek cümleler:

  1. She turned her outward gaze to the beautiful sunset. (O, dışarıya doğru bakışını güzel günbatımına çevirdi.)
  2. The company’s outward image is crucial for attracting customers. (Şirketin dışarıya yansıyan imajı müşterileri çekmek için hayati önem taşıyor.)
  3. His outward appearance was rough, but he had a kind heart. (Dış görünüşü sertti, ancak kalbi iyilik doluydu.)
  4. The outward journey was calm, but the return trip was turbulent. (Gidiş yolculuğu sakin geçti, ancak dönüş yolculuğu çalkantılı oldu.)
  5. The outward flow of water from the dam was controlled to prevent flooding. (Barajdan dışarıya doğru akan su akışı sel felaketini önlemek için kontrol altında tutuldu.)
  6. She tried to maintain an outward calm, even though she was terrified inside. (İçi titriyor olsa da, dışarıya doğru sakin görünmeye çalıştı.)
  7. The outward sign of his illness was a persistent cough. (Hastalığının dışarıya yansıyan belirtisi sürekli öksürüktü.)
  8. He tried to project an outward confidence, but his shaky voice gave him away. (Dışarıya güven verici bir hava vermeye çalıştı, ancak titrek sesi onu ele verdi.)
  9. The outward appearance of the house was unassuming, but the interior was beautifully decorated. (Evin dış görünüşü mütevazıydı, ancak iç mekan güzel bir şekilde dekore edilmişti.)
  10. The outward sign of his success was the expensive car he drove. (Başarısının dışarıya yansıyan belirtisi sürdüğü pahalı arabaydı.)
  11. She focused her attention outward, away from her own worries. (Kendi endişelerinden uzaklaşmak için dış dünyaya odaklandı.)
  12. The outward appearance of the package was misleading, as it contained a valuable gift. (Paketin dış görünüşü yanıltıcıydı, çünkü içinde değerli bir hediye vardı.)
  13. The outward movement of the tectonic plates causes earthquakes. (Levha hareketlerinin dışarıya doğru hareketi depremlere neden olur.)
  14. The outward expression of his love for her was a simple gesture: a bouquet of flowers. (Ona olan sevgisinin dışarıya yansıyan ifadesi basit bir jestti: bir buket çiçek.)
  15. The outward appearance of the old building was preserved during its renovation. (Eski binanın dış görünüşü yenileme işlemi sırasında korundu.)
  16. The outward force of the explosion shattered the windows of nearby buildings. (Patlamaya bağlı dışarıya doğru kuvvet

, yakındaki binaların pencerelerini paramparça etti.)
17. The outward migration of birds in the fall is a beautiful sight to see. (Kuşların sonbaharda dışarıya doğru göçü görülmeye değer güzel bir manzaradır.)

  1. The outward appearance of the painting was simple, but its meaning was complex. (Tablonun dış görünüşü basitti, ancak anlamı karmaşıktı.)
  2. She took a deep breath and exhaled outward, releasing her tension. (Derin bir nefes aldı ve dışarıya doğru nefes vererek gerilimini serbest bıraktı.)
  3. The outward flow of traffic was disrupted by a car accident. (Trafikteki dışarıya doğru akan araç trafiği, bir araba kazası nedeniyle aksadı.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.