Ordinary İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Ordinary İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Ordinary kelimesinin Türkçe anlamı:


Ordinary kelimesi Türkçe’de “sıradan, olağan, normal” gibi anlamlara gelir.

Örnek cümleler:


1. She prefers ordinary clothes over designer labels. (O, tasarımcı etiketlerine göre sıradan kıyafetleri tercih eder.)
2. The food at this restaurant is quite ordinary. (Bu restorandaki yemekler oldukça sıradan.)
3. It was just an ordinary day at work. (Sadece işte sıradan bir gündü.)
4. I don’t want anything out of the ordinary for my birthday. (Doğum günüm için olağanüstü bir şey istemiyorum.)
5. The film was nothing out of the ordinary. (Film sıradan bir şey değildi.)
6. I like to do ordinary things on weekends like go for a walk. (Hafta sonları yürüyüş yapmak gibi sıradan şeyler yapmayı severim.)
7. Her beauty was not ordinary, it was extraordinary. (Güzelliği sıradan değildi, aksine olağanüstüydü.)
8. He lived an ordinary life, never seeking fame or fortune. (O, ün veya servet aramayan sıradan bir hayat yaşadı.)
9. This book is not an ordinary romance novel, it has a twist. (Bu kitap sıradan bir romantik roman değil, bir sürprizi var.)
10. We had an ordinary dinner at home tonight. (Bu akşam evde sıradan bir akşam yemeği yedik.)
11. The weather was ordinary for this time of year. (Hava bu yılın bu zamanı için sıradandı.)
12. He has an ordinary job but he loves it. (O, sıradan bir işi var ama onu seviyor.)
13. I don’t want to live an ordinary life, I want to make a difference. (Sıradan bir hayat yaşamak istemiyorum, fark yaratmak istiyorum.)
14. She had an ordinary childhood, nothing particularly memorable. (O, sıradan bir çocukluk geçirdi, özellikle akılda kalan bir şey yoktu.)
15. The building had an ordinary design, nothing spectacular. (Bina sıradan bir tasarıma sahipti, göz alıcı bir şey yoktu.)
16. The music was ordinary, nothing that stood out. (Müzik sıradandı, öne çıkan bir şey yoktu.)
17. They had an ordinary wedding, nothing too extravagant. (Sıradan bir düğünleri vardı, aşırıya kaçmayan bir şey değildi.)
18. The service at this restaurant was quite ordinary, nothing special. (Bu restorandaki servis oldukça sıradandı, özel bir şey yoktu.)
19. The view from the hotel room was just ordinary, nothing breathtaking. (Otel odasından görünen manzara sadece sıradandı, nefes kesen bir şey yoktu.)
20. He was an ordinary guy, nothing that

stood out about him. (O, sıradan bir adamdı, öne çıkan bir şey yoktu.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.