Onslaught İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Onslaught İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Onslaught

Onslaught, Türkçe anlamıyla “akın, saldırı” demektir. Bu kelime birçok farklı alanda kullanılabilir. Aşağıda Onslaught kelimesinin İngilizce örnek cümlelerini ve Türkçe karşılıklarını bulabilirsiniz.

  1. The enemy launched an onslaught against our troops. (Düşman, askerlerimize karşı bir akın başlattı.)
  2. The hurricane’s onslaught caused massive damage to the city. (Kasırganın saldırısı, şehre büyük ölçüde zarar verdi.)
  3. The company faced an onslaught of negative reviews after the scandal. (Şirket, skandalın ardından olumsuz yorumların akınına uğradı.)
  4. The politician is preparing for an onslaught of criticism in the upcoming debate. (Politikacı, yaklaşan tartışmada eleştirilerin saldırısına hazırlanıyor.)
  5. The team’s defense withstood the opponent’s onslaught and won the game. (Takımın savunması, rakibin saldırısına dayandı ve oyunu kazandı.)
  6. The city’s infrastructure is not prepared for the onslaught of tourists during the summer months. (Şehrin altyapısı, yaz aylarında turistlerin akınına hazır değil.)
  7. The store was unable to handle the onslaught of customers during the holiday season. (Mağaza, tatil sezonu boyunca müşterilerin akınına karşı koyamadı.)
  8. The country is facing an onslaught of economic challenges due to the pandemic. (Ülke, salgın nedeniyle ekonomik zorlukların akınına uğruyor.)
  9. The castle’s defenders prepared for the enemy’s onslaught. (Kale savunucuları, düşmanın saldırısı için hazırlık yaptılar.)
  10. The athlete withstood the onslaught of her opponent and won the match. (Sporcu, rakibinin saldırısına dayandı ve maçı kazandı.)
  11. The company is struggling to survive the onslaught of new competitors in the market. (Şirket, piyasada yeni rakiplerin saldırısıyla mücadele ediyor.)
  12. The town was unprepared for the onslaught of heavy rain and floods. (Kasırga ve sel baskınına karşı hazırlıksız olan kasaba, büyük hasar gördü.)
  13. The defense attorney faced an onslaught of tough questions from the prosecutor. (Savunma avukatı, savcının sert sorularının saldırısına uğradı.)
  14. The team’s goalkeeper saved the day against the opponent’s onslaught of shots. (Takımın kalecisi, rakibin şutlarının saldırısına karşı günü kurtardı.)
  15. The village is being threatened by the onslaught of a nearby wildfire. (Köy, yakındaki bir orman yangınının saldırısıyla tehdit ediliyor.)
  16. The politician’s campaign is facing an onslaught of negative ads from the opponent. (Politikacının kampanyası, rakibin olumsuz reklamlarının saldırısına uğ
  1. The soldiers braced themselves for the enemy’s onslaught. (Askerler, düşmanın saldırısı için kendilerini hazırladılar.)
  2. The company was hit hard by the onslaught of the global recession. (Küresel ekonomik durgunluğun saldırısı, şirketi sert bir şekilde etkiledi.)
  3. The castle’s defenders fought bravely against the enemy’s onslaught. (Kale savunucuları, düşmanın saldırısına karşı cesurca savaştılar.)
  4. The city’s residents were relieved when the onslaught of the blizzard finally stopped. (Şehir sakinleri, kar fırtınasının saldırısı nihayet durduğunda rahatladılar.)

HTML etiketlerini kullanarak yazımı daha okunaklı hale getirdim.

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.