On Fire İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
On Fire
On fire, Türkçe karşılığıyla “yanmakta olan, ateşli, tutuşmuş” anlamına gelir. İşte on fire kelimesinin örnek cümlelerle kullanımı:
- My kitchen is on fire! We need to call the fire department. (Mutfakta yangın var! İtfaiyeyi aramamız gerekiyor.)
- The crowd was on fire during the concert. (Konser sırasında kalabalık ateşliydi.)
- The new company is on fire with its innovative ideas. (Yeni şirket yenilikçi fikirleriyle ateşli bir şekilde ilerliyor.)
- He was on fire during the game, scoring three goals. (Maç sırasında üç gol atan, ateşliydi.)
- The city was on fire during the riots. (Ayaklanma sırasında şehir alev alev yanıyordu.)
- The building was on fire and everyone had to evacuate. (Bina yanıyordu ve herkes tahliye edilmek zorundaydı.)
- The dance floor was on fire with people dancing to the music. (Dans pisti, insanların müziğe dans ederek ateşlendiği bir yerdi.)
- The athlete was on fire, breaking the world record. (Sporcu ateşliydi ve dünya rekorunu kırdı.)
- The oven was left on and the food caught on fire. (Fırın açık bırakıldı ve yemek tutuştu.)
- The sunset sky was on fire with vibrant colors. (Günbatımı gökyüzü canlı renklerle yanıyordu.)
- The forest was on fire and firefighters were trying to control it. (Orman yanıyordu ve itfaiyeciler kontrol altına almaya çalışıyordu.)
- The singer’s performance was on fire, leaving the audience in awe. (Şarkıcının performansı ateşliydi ve seyirciyi hayran bıraktı.)
- The engine of the car was on fire and we had to pull over. (Arabanın motoru yanıyordu ve kenara çekmek zorunda kaldık.)
- The fireworks lit up the sky and it looked like it was on fire. (Havai fişekler gökyüzünü aydınlatıyordu ve adeta yanıyormuş gibi görünüyordu.)
- The painting was on fire with bright colors and bold strokes. (Tablo canlı renklerle ve cesur vuruşlarla ateşliydi.)
- The athlete was on fire, finishing the race in record time. (Sporcu ateşliydi ve yarışı rekor sürede bitirdi.)
- The chili was on fire, causing everyone to reach for their water glasses. (Biber baharatı ateşliydi ve herkes su bardaklarına uzandı.)
- The volcano was on fire, spewing lava and ash into the air. (Volkan yanıyordu ve lav ve küller havaya fışkırıyordu.)
- The singer’s voice was on fire, hitting every note perfectly. (Şarkıcının sesi ateşli
- The competition was on fire, with both teams giving their all to win. (Yarışma ateşliydi ve her iki takım da kazanmak için ellerinden geleni yapıyordu.)
Hemen Yorum Yaz