Omnipotent İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Omnipotent İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Omnipotent kelimesinin anlamı

Omnipotent, sınırsız güce veya yetkiye sahip olmak anlamına gelen bir sıfattır.

Örnek cümleler:

1. The God of many religions is considered to be omnipotent. (Çok sayıda dinin tanrısı, her şeye gücü yeten olarak kabul edilir.)
2. The president is not omnipotent; he is limited by the constitution. (Başkan her şeye gücü yeten değil; anayasa tarafından sınırlanmıştır.)
3. The superhero was portrayed as an omnipotent being with the power to save the world. (Süper kahraman, dünyayı kurtarma gücüne sahip her şeye güç yeten bir varlık olarak tasvir edildi.)
4. The king believed himself to be omnipotent and could do whatever he pleased. (Kral kendini her şeye gücü yeten sanıyordu ve istediği her şeyi yapabilirdi.)
5. Some people believe that money is omnipotent and can solve any problem. (Bazı insanlar para her şeye güç yeten ve her problemi çözebilen bir şey olduğuna inanırlar.)
6. The CEO was considered to be omnipotent within the company and had complete control over all decisions. (CEO, şirket içinde her şeye gücü yeten kabul ediliyor ve tüm kararların tam kontrolüne sahipti.)
7. The genie in the lamp was omnipotent and could grant any wish. (Lambadaki cin her şeye gücü yeten ve her dileği yerine getirebilen bir varlıktı.)
8. The magician was able to perform feats that seemed omnipotent to the audience. (Sihirbaz, izleyiciler için her şeye gücü yeten görünen numaralar yapabiliyordu.)
9. The computer programmer felt like an omnipotent being as he wrote lines of code. (Bilgisayar programcısı, kod satırları yazarken kendini her şeye güç yeten bir varlık gibi hissetti.)
10. The dictator believed himself to be omnipotent and ruled with an iron fist. (Diktatör kendini her şeye gücü yeten sanıyordu ve demir yumrukla yönetiyordu.)
11. The deity was seen as omnipotent and omniscient by his followers. (Tanrı, takipçileri tarafından her şeye güç yeten ve her şeyi bilen olarak görülüyordu.)
12. The software engineer felt like an omnipotent god as he created a program that revolutionized the industry. (Yazılım mühendisi, endüstriyi devrim yaratan bir program oluşturduğu için kendini her şeye güç yeten bir tanrı gibi hissetti.)
13. The military leader had an almost omnipotent control over his troops. (Askeri lider, biraz da olsa askerleri üzerinde her şeye güç yeten bir kontrol sahibiydi.)
14. The master chef felt like an omnipotent being as he created culinary masterpieces. (Usta şef, mutfakta harikalar yarattığı için kendini her şeye gücü yeten bir

varlık gibi hissetti.)
15. The wizard in the fantasy novel was omnipotent and could cast spells with ease. (Fantastik romandaki büyücü her şeye güç yeten ve büyüleri kolaylıkla yapabilen biriydi.)

16. The tycoon was seen as omnipotent in the business world and had a significant influence over industry trends. (Sermayedar, iş dünyasında her şeye güç yeten olarak görülüyor ve endüstri trendleri üzerinde önemli bir etkiye sahipti.)
17. The machine was designed to be almost omnipotent and could perform a wide range of tasks. (Makine, neredeyse her şeye güç yeten olacak şekilde tasarlandı ve geniş bir yelpazede görevler yapabiliyordu.)
18. The deity’s omnipotent power was tested when a natural disaster struck the land. (Doğal afet ülkeyi vurduğunda, tanrının her şeye güç yeten gücü test edildi.)
19. The wealthy businessman felt like an omnipotent being as he made decisions that impacted the lives of thousands. (Zengin iş adamı, binlerce kişinin hayatını etkileyen kararlar aldığı için kendini her şeye güç yeten bir varlık gibi hissetti.)
20. The AI system was designed to be omnipotent, but some feared that it could become too powerful. (Yapay zeka sistemi, her şeye güç yeten olacak şekilde tasarlandı, ancak bazıları onun çok güçlü olabileceğinden korkuyordu.)

1. Çok sayıda dinin tanrısı, her şeye gücü yeten olarak kabul edilir.
2. Başkan her şeye gücü yeten değil; anayasa tarafından sınırlanmıştır.
3. Süper kahraman, dünyayı kurtarma gücüne sahip her şeye güç yeten bir varlık olarak tasvir edildi.
4. Kral kendini her şeye gücü yeten sanıyordu ve istediği her şeyi yapabilirdi.
5. Bazı insanlar para her şeye güç yeten ve her problemi çözebilen bir şey olduğuna inanırlar.
6. CEO, şirket içinde her şeye gücü yeten kabul ediliyor ve tüm kararların tam kontrolüne sahipti.
7. Lambadaki cin her şeye gücü yeten ve her dileği yerine getirebilen bir varlıktı.
8. Sihirbaz, izleyiciler için her şeye gücü yeten görünen numaralar yapabiliyordu.
9. Bilgisayar programcısı, kod satırları yazarken kendini her şeye güç yeten bir varlık gibi hissetti.
10. Diktatör kendini her şeye gücü yeten sanıyordu ve demir yumrukla yönetiyordu.
11. Tanrı, takipçileri tarafından her şeye güç yeten ve her şeyi bilen olarak görülüyordu.
12. Yazılım mühendisi, endüstriyi devrim