Oddly İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Oddly İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Oddly Nedir?

Oddly, “tuhaf bir şekilde” veya “garip bir şekilde” anlamına gelen bir zarftır.

Örnek Cümleler:

  1. Oddly, I seem to have misplaced my keys again. (Tuhaf bir şekilde anahtarlarımı yine kaybettim gibi görünüyor.)

  2. Oddly enough, I saw your sister at the grocery store yesterday. (Tuhaf bir şekilde, dün markette senin kız kardeşini gördüm.)

  3. Oddly shaped clouds filled the sky. (Tuhaf şekilli bulutlar gökyüzünü doldurdu.)

  4. He was oddly dressed for the job interview. (İş görüşmesi için tuhaf bir şekilde giyinmişti.)

  5. Her behavior was oddly suspicious. (Davranışı tuhaf bir şekilde şüpheliydi.)

  6. Oddly, he didn’t seem to recognize me. (Tuhaf bir şekilde, beni tanımıyormuş gibi göründü.)

  7. The cat acted oddly around strangers. (Kedi, yabancılar etrafında tuhaf bir şekilde davrandı.)

  8. His taste in music was oddly eclectic. (Müzik zevki tuhaf bir şekilde eklektikti.)

  9. She laughed oddly at his joke. (Onun şakasına tuhaf bir şekilde güldü.)

  10. Oddly enough, they both had the same name. (Tuhaf bir şekilde, ikisi de aynı isme sahipti.)

  11. The picture was oddly blurry. (Resim tuhaf bir şekilde bulanıktı.)

  12. The book’s plot oddly resembled a real-life event. (Kitabın konusu tuhaf bir şekilde gerçek hayatta yaşanan bir olaya benziyordu.)

  13. He had an oddly shaped scar on his forehead. (Alnında tuhaf bir şekilde şekilli bir yara izi vardı.)

  14. She looked at him oddly when he said he didn’t like pizza.

    (Ona pizza sevmediğini söylediğinde, ona tuhaf bir şekilde baktı.)

  15. Oddly enough, I found the missing sock in the fridge. (Tuhaf bir şekilde, kaybolan çorabı buzdolabında buldum.)

  16. His handwriting was oddly similar to hers. (Yazısı, tuhaf bir şekilde onunkine benziyordu.)

  17. The clock was ticking oddly loud. (Saat tuhaf bir şekilde yüksek sesle tik-tak yapıyordu.)

  18. The plant grew in an oddly twisted shape. (Bitki, tuhaf bir şekilde kıvrık bir şekilde büyüdü.)

  19. He had an oddly calm demeanor during the crisis. (Kriz sırasında, sakin bir tavırla tuhaf bir şekilde davrandı.)

  20. The room was oddly empty. (Oda, tuhaf bir şekilde boştu.)

  21. Oddly enough, the movie was based on a true story. (Tuhaf bir şekilde, film gerçek bir hikayeye dayanıyordu.)

  22. Their behavior was oddly synchronized. (Davranışları tuhaf bir şekilde senkronizeydi.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.