Oblique İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Oblique İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Oblique

Oblique kelimesinin Türkçe anlamı “eğik, çarpık, dolaylı” gibi anlamlara gelmektedir.

  1. The oblique rays of the sun cast long shadows. (Güneşin eğik ışınları uzun gölgeler oluşturuyor.)
  2. She gave me an oblique glance before looking away. (Bakışları eğikti ve sonra başka yöne baktı.)
  3. The oblique angle of the building made it difficult to measure. (Bina, eğik açısı nedeniyle ölçülmekte zorluk çıkardı.)
  4. His oblique remarks made me wonder what he really meant. (Dolaylı sözleri beni gerçekte ne demek istediğini düşünmeye sevk etti.)
  5. The artist used oblique lines to create a sense of movement in the painting. (Sanatçı, tabloda hareket hissi yaratmak için eğik çizgiler kullandı.)
  6. The oblique approach to the problem proved to be the most effective. (Soruna eğik yaklaşımın en etkili olduğu kanıtlandı.)
  7. His oblique sense of humor often left people confused. (Dolaylı mizah anlayışı insanları sık sık kafa karışıklığına sevk ederdi.)
  8. The oblique cut of the fabric gave the dress a unique look. (Kumaşın eğik kesimi, elbiseye benzersiz bir görünüm kazandırdı.)
  9. Her oblique references to her past hinted at a troubled history. (Geçmişine dolaylı göndermeler yapan konuşmaları, sorunlu bir geçmişe sahip olduğunu düşündürdü.)
  10. The oblique direction of the wind made it difficult to steer the boat. (Rüzgarın eğik yönü, tekneyi yönlendirmeyi zorlaştırdı.)
  11. The oblique lighting in the room created a cozy atmosphere. (Odada eğik aydınlatma, sıcak bir atmosfer yarattı.)
  12. He gave me an oblique answer, leaving me unsure of what he really meant. (Bana dolaylı bir cevap verdi ve gerçekte ne demek istediğini anlamamı engelledi.)
  13. The oblique design of the building made it stand out from the surrounding architecture. (Bina, çevresindeki mimariden sıyrılmasını sağlayan eğik bir tasarıma sahipti.)
  14. Her oblique reasoning led her to an unexpected conclusion. (Dolaylı düşünceleri, onu beklenmedik bir sonuca götürdü.)
  15. The oblique reference to the company’s financial troubles caused concern among the employees. (Şirketin mali sıkıntılarına dolaylı bir gönderme yapmak, çalışanlar arasında endişe yarattı.)
  16. The oblique direction of the road made it difficult to navigate. (Yolun eğik yönü, yolculuğu zorlaştırdı.)
  17. His oblique smile hinted at a secret he was keeping. (
  1. The oblique camera angle added a dramatic effect to the scene. (Eğik kamera açısı, sahneye dramatik bir etki kattı.)
  2. The oblique approach to the project allowed for more creativity. (Projeye eğik yaklaşım, daha fazla yaratıcılık sağladı.)
  3. The oblique relationship between the two characters added depth to the story. (İki karakter arasındaki dolaylı ilişki, hikayeye derinlik kattı.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.