Obligingly İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Obligingly İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

“Obligingly” Kelimesinin Anlamı:


“Obligingly” kelimesi İngilizce bir zarf olarak kullanılmaktadır ve “iyilikseverce, yardımseverce, nazikçe” anlamlarına gelir. Bir isteği veya talebi nazikçe yerine getirmek veya başkalarına yardımcı olmak anlamında kullanılır.

Örnek Cümleler:


1. She obligingly helped her neighbor carry the groceries. (O, nazikçe komşusuna market alışverişlerini taşımada yardım etti.)
2. The waiter obligingly brought us some extra napkins. (Garson nazikçe bize ekstra peçete getirdi.)
3. The teacher obligingly stayed after class to answer our questions. (Öğretmen nazikçe dersten sonra sorularımızı cevaplamak için kaldı.)
4. He obligingly offered to drive us to the airport. (O, nazikçe bizi havaalanına götürmek için teklif etti.)
5. The librarian obligingly found the book I was looking for. (Kütüphaneci nazikçe aradığım kitabı buldu.)
6. The neighbor obligingly watered the plants while we were away. (Komşu biz yokken nazikçe bitkilere su verdi.)
7. The receptionist obligingly called a taxi for us. (Resepsiyonist nazikçe bize taksi çağırdı.)
8. The salesperson obligingly showed us several different models. (Satıcı nazikçe bize birkaç farklı model gösterdi.)
9. She obligingly agreed to babysit for us on Saturday night. (O, cumartesi gecesi bize çocuk bakıcılığı yapmak için nazikçe kabul etti.)
10. The hotel staff obligingly brought us extra towels. (Otel çalışanları nazikçe bize ekstra havlu getirdiler.)
11. He obligingly held the door open for the elderly woman. (O, yaşlı kadın için kapıyı nazikçe açık tuttu.)
12. The mechanic obligingly checked the car’s oil and tire pressure. (Tamirci nazikçe arabayı yağ ve lastik basıncı için kontrol etti.)
13. The tour guide obligingly answered all of our questions. (Rehber nazikçe tüm sorularımızı cevapladı.)
14. The host obligingly offered us a drink when we arrived. (Ev sahibi bize geldiğimizde nazikçe bir içki teklif etti.)
15. The flight attendant obligingly helped us with our luggage. (Uçuş görevlisi nazikçe bavullarımızla yardımcı oldu.)
16. The store clerk obligingly searched for a dress in our size. (Mağaza görevlisi bizim bedenimizde bir elbise aramak için nazikçe aradı.)
17. The neighbor obligingly watched our dog while we were on vacation. (Komşu, tatildeyken köpeğimize nazikçe baktı.)
18. The waiter obligingly split our check into separate bills. (Garson nazikçe hesabım

  1. She obligingly offered to lend me her umbrella when it started raining. (O, yağmur yağmaya başladığında benim için şemsiyesini ödünç vermeyi nazikçe teklif etti.)
  2. The coach obligingly stayed after practice to work with the players who needed extra help. (Antrenör, ekstra yardıma ihtiyacı olan oyuncularla çalışmak için nazikçe antrenman sonrasında kaldı.)

(Türkçe çeviriler sadeleştirilmiştir)

Bu örneklerde görüldüğü gibi “obligingly” kelimesi, bir kişinin isteklerini veya ihtiyaçlarını nazikçe yerine getirme, yardımcı olma veya uyum sağlama durumlarında kullanılır.

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.