Obliging İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Obliging İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Obliging Nedir?

Obliging kelimesi, birine yardımcı olmak veya isteklerini yerine getirmek için istekli olmak anlamına gelir.

Örnek cümleler:

  1. My obliging neighbor always helps me carry my groceries. (İstekli komşum her zaman market alışverişimi taşımama yardım eder.)
  2. The receptionist was very obliging and found me a taxi quickly. (Resepsiyonist çok yardımseverdi ve bana hızlıca bir taksi buldu.)
  3. I appreciate your obliging attitude, thank you. (İstekli tavırlarınızı takdir ediyorum, teşekkür ederim.)
  4. He is always obliging when it comes to helping his friends. (Arkadaşlarına yardım etmek söz konusu olduğunda her zaman yardımseverdir.)
  5. The obliging waiter brought us extra bread without us asking. (İstek bile etmesek, yardımsever garson bize ekstra ekmek getirdi.)
  6. The obliging salesperson stayed late to help me with my purchase. (Yardımsever satış temsilcisi, satın almamla ilgili yardımcı olmak için geç saatlere kadar kaldı.)
  7. She was obliging enough to lend me her umbrella when it started raining. (Yağmur yağmaya başladığında bana şemsiyesini ödünç vermek istekliydi.)
  8. His obliging nature makes him very popular among his colleagues. (Yardımsever doğası, onu meslektaşları arasında çok popüler yapar.)
  9. The obliging volunteer spent his weekend cleaning up the park. (Yardımsever gönüllü, hafta sonunu parkı temizleyerek geçirdi.)
  10. I found the staff to be obliging and helpful during my stay at the hotel. (Otelde kaldığım süre boyunca, personelin yardımsever ve yardımsever olduğunu buldum.)
  11. My obliging sister always lends me her car when mine is in the shop. (İstekli kız kardeşim, arabam tamirdeyken her zaman arabasını ödünç verir.)
  12. The obliging teacher stayed after class to help the struggling student. (Yardımsever öğretmen, zorluk çeken öğrenciye yardımcı olmak için ders sonrası kaldı.)
  13. I am grateful for your obliging offer to help me move. (Taşınmama yardım etmek için istekli teklifiniz için minnettarım.)
  14. The obliging neighbor watched my cat while I was away on vacation. (Tatildeyken kedimi izleyen yardımsever komşum.)
  15. The obliging customer service representative resolved my issue quickly. (Yardımsever müşteri hizmetleri temsilcisi sorunumu hızlı bir şekilde çözdü.)
  16. She is always obliging to her elderly neighbors, offering to run errands for them. (Yaşlı komşularına her zaman yardımsever davranır, onlar için işlerini yapmayı teklif eder.)
  17. The obliging tour guide

showed us around the city and answered all of our questions. (Yardımsever rehber bize şehri gezdirdi ve tüm sorularımıza cevap verdi.)
18. His obliging personality makes him easy to work with. (Yardımsever kişiliği onunla çalışmayı kolaylaştırır.)

  1. The obliging neighbor shoveled my driveway when it snowed. (Kar yağdığında, yardımsever komşum kaldırımımı temizledi.)
  2. I always try to be obliging to my coworkers and help them when I can. (Her zaman meslektaşlarıma yardımsever olmaya ve yardımcı olmaya çalışırım.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.