Nude İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Nude kelimesinin Türkçe Anlamı:
Nude kelimesi çıplak anlamına gelir.
Örnek Cümleler:
- She posed nude for the art class. (Sanat sınıfı için çıplak poz verdi.)
- The painting featured a nude woman. (Tablo çıplak bir kadını konu alıyordu.)
- It’s illegal to be nude in public. (Kamusal alanda çıplak olmak yasa dışıdır.)
- He accidentally walked into the wrong room and saw his roommate nude. (Yanlışlıkla yanlış odaya girdi ve oda arkadaşını çıplak gördü.)
- The nude beach was secluded and peaceful. (Çıplak plajı ıssız ve huzurluydu.)
- She felt liberated walking around nude in her own home. (Kendi evinde çıplak dolaşmak özgürleştirici hissettirdi.)
- The statue depicted a nude figure. (Heykel çıplak bir figürü tasvir ediyordu.)
- She was nervous to pose nude for the first time. (İlk kez çıplak poz vermeye hevesli değildi.)
- He painted a beautiful nude portrait of his wife. (Eşi için güzel bir çıplak portre resmi yaptı.)
- The movie featured a few scenes with nude actors. (Film birkaç sahnede çıplak oyuncuları barındırıyordu.)
- The art exhibit showcased several nude paintings. (Sanat sergisi birkaç çıplak tabloya ev sahipliği yapıyordu.)
- She felt judged for her decision to pose nude. (Çıplak poz verme kararı nedeniyle yargılandığını hissetti.)
- He admired the nude beauty of the landscape. (Manzaradaki çıplak güzelliği takdir etti.)
- The museum had a strict policy against taking photographs of the nude sculptures. (Müze çıplak heykellerin fotoğrafını çekmekle ilgili sıkı bir politikaya sahipti.)
- She regretted agreeing to pose nude for the photographer. (Fotoğrafçıya çıplak poz verme konusunda anlaşmaya varmakla pişman oldu.)
- The painting of the nude was considered scandalous at the time. (Çıplak tablo o dönemde skandal olarak kabul ediliyordu.)
- He was fascinated by the human form and often painted nudes. (İnsan formuna hayran kaldı ve sık sık çıplak resimler yaptı.)
- The model was comfortable posing nude in front of the class. (Model, sınıfın önünde çıplak poz vermekten rahattı.)
- The magazine featured a spread of tasteful nude photographs. (Dergi lezzetli çıplak fotoğrafların yayınlanmasını sağladı.)
- She felt vulnerable and exposed when she posed nude for the photographer. (Fotoğrafçıya çıplak poz verdiğinde savunmasız ve açıkta hissetti.)
Türkçe Karşılıklar:
- Sanat sınıfı için çıplak poz verdi.
- Tablo çıplak bir kadını konu alıyordu.
- Kamusal alanda çıplak olmak yasa dışıdır.
- Yanlışlıkla yanlış odaya girdi ve oda arkadaşını çıplak gördü.
- Çıplak plajı ıssız ve huzurluydu.
- Kendi evinde çıplak dolaşmak özgürleştirici hissettirdi.
- Heykel çıplak bir figürü tasvir ediyordu.
- İlk kez çıplak poz vermeye hevesli değildi.
- Eşi için güzel bir çıplak portre resmi yaptı.
- Film birkaç sahnede çıplak oyuncuları barındırıyordu.
- Sanat sergisi birkaç çıplak tabloya ev sahipliği yapıyordu.
- Çıplak poz verme kararı nedeniyle yargılandığını hissetti.
- Manzaradaki çıplak güzelliği takdir etti.
- Müze çıplak heykellerin fotoğrafını çekmekle ilgili sıkı bir politikaya sahipti.
- Fotoğrafçıya çıplak poz verme konusunda anlaşmaya varmakla pişman oldu.
- Çıplak tablo o dönemde skandal olarak kabul ediliyordu.
- İnsan formuna hayran kaldı ve sık sık çıplak resimler yaptı.
- Model, sınıfın önünde çıplak poz vermekten rahattı.
- Dergi lezzetli çıplak fotoğrafların yayınlanmasını sağladı.
- Fotoğrafçıya çıplak poz verdiğinde savunmasız ve açıkta hissetti.
Hemen Yorum Yaz