Nob İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Nob İle İlgili Cümleler
Nob, bir şeyin yüksek kalitesini, zarafetini veya inceliğini ifade eden bir sıfattır.
- The restaurant had a noble atmosphere. (Restoran asil bir atmosfere sahipti.)
- She carried herself with a noble grace. (O, kendini asil bir zarafetle taşıdı.)
- The castle had a noble appearance. (Kale asil bir görünüme sahipti.)
- He was born into a noble family. (O, asil bir ailede doğdu.)
- The horse had a noble bearing. (At asil bir duruşa sahipti.)
- The queen had a noble demeanor. (Kraliçe asil bir tavır sergiliyordu.)
- He made a noble gesture by donating to charity. (Hayır kurumlarına bağış yaparak asil bir jest yaptı.)
- The painting had a noble subject matter. (Tablo asil bir konu işliyordu.)
- She spoke with a noble accent. (O, asil bir aksanla konuştu.)
- The composer created a noble piece of music. (Besteci asil bir müzik eseri yarattı.)
- The knight acted with noble courage. (Şövalye asil bir cesaretle hareket etti.)
- The dress was made from noble fabrics. (Elbise asil kumaşlardan yapılmıştı.)
- The book was written in a noble style. (Kitap asil bir tarzda yazılmıştı.)
- The building had a noble history. (Bina asil bir tarihe sahipti.)
- The singer had a noble voice. (Şarkıcı asil bir sese sahipti.)
- He showed noble restraint in the face of criticism. (Eleştirilere karşı asil bir ölçülülük gösterdi.)
- The sculpture had a noble form. (Heykel asil bir formda yapılmıştı.)
- The play was a noble tribute to the author. (Oyun yazar için asil bir övgüydü.)
- She had a noble character, always putting others first. (O, her zaman önce diğerleri düşünen asil bir karaktere sahipti.)
- The jewelry was made from noble metals. (Mücevherat asil metallerden yapılmıştı.)
- The artist’s paintings were known for their noble themes. (Sanatçının tabloları, asil temalarıyla tanınırdı.)
- The prince conducted himself with noble dignity. (Prens, kendine asil bir saygınlıkla davrandı.)
- The wine had a noble flavor. (Şarap asil bir tada sahipti.)
- The statue had a noble expression. (Heykel asil bir ifadeye sahipti.)
- The athlete displayed noble sportsmanship by congratulating his opponent. (Sporcu rakibini tebrik ederek asil bir sporcu ruhu sergiledi.)
- The architecture of the building was noble and grand. (Binanın mimarisi asil ve görkemliydi.)
- The character in the movie was a noble hero. (Filmin karakteri asil bir kahramandı.)
- The poem had a noble message of hope. (Şiir umut dolu asil bir mesaj veriyordu.)
- The philanthropist had a noble goal of helping the less fortunate. (Hayırsever, daha az şanslı olanlara yardım etme asil bir hedefi vardı.)
- The dog had a noble loyalty to its owner. (Köpek sahibine asil bir sadakat gösterdi.)
Türkçe Anlamları ile Örnek Cümleler
- Restoran asil bir atmosfere sahipti.
- O, kendini asil bir zarafetle taşıdı.
- Kale asil bir görünüme sahipti.
- O, asil bir ailede doğdu.
- At asil bir duruşa sahipti.
- Kraliçe asil bir tavır sergiliyordu.
- Hayır kurumlarına bağış yaparak asil bir jest yaptı.
- Tablo asil bir konu işliyordu.
- O, asil bir aksanla konuştu.
- Besteci asil bir müzik eseri yarattı.
- Şövalye asil bir cesaretle hareket etti.
- Elbise asil kumaşlardan yapılmıştı.
- Kitap asil bir tarzda yazılmıştı.
- Bina asil bir tarihe sahipti.
- Şarkıcı asil bir sese sahipti.
- Eleştirilere karşı asil bir ölçülülük gösterdi.
- Heykel asil bir formda yapılmıştı.
- Oyun yazar için asil bir övgüydü.
- O, her zaman önce diğerleri düşünen asil bir karaktere sahipti.
- Mücevherat asil metallerden yapılmıştı.
- Sanatçının tabloları, asil temalarıyla tanınırdı.
- Prens, kendine asil bir saygınlıkla davrandı.
- Şarap asil bir tada sahipti.
- Heykel asil bir ifadeye sahipti.
- Sporcu rakibini tebrik ederek asil bir sporcu ruhu sergiledi.
Hemen Yorum Yaz