Nervous İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Nervous İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Nervous (Türkçe anlamı: Endişeli, sinirli, gergin)

Nervous kelimesi, endişe, kaygı, sinirli veya gergin olma durumlarını ifade eder. Aşağıda, “nervous” kelimesinin kullanıldığı 20 örnek cümle yer almaktadır.

1. I feel nervous before every exam. (Her sınavdan önce sinirli hissederim.)
2. She was nervous about the presentation. (Sunumdan endişeliydi.)
3. The athlete was nervous before the big game. (Büyük oyundan önce sporcu sinirliydi.)
4. The dog gets nervous during thunderstorms. (Köpek fırtına sırasında sinirli olur.)
5. He was nervous when he saw the spider. (Örümceği görünce sinirliydi.)
6. She’s nervous about meeting her boyfriend’s family. (Erkek arkadaşının ailesiyle tanışmaktan endişeli.)
7. The job interview made me really nervous. (İş görüşmesi beni gerçekten sinirli yaptı.)
8. He gets nervous in large crowds. (Kalabalık yerlerde sinirli olur.)
9. I’m always nervous when I have to speak in public. (Herkesin önünde konuşmak zorunda kaldığımda her zaman sinirli hissederim.)
10. She felt nervous about moving to a new city. (Yeni bir şehre taşınmaktan endişe duydu.)
11. The thought of flying makes me nervous. (Uçmanın düşüncesi beni sinirli yapar.)
12. The actor was nervous before going on stage. (Sahneye çıkmadan önce oyuncu sinirliydi.)
13. The nervous wait for the test results was excruciating. (Sınav sonuçlarının sinir bozucu bekleyişi acı vericiydi.)
14. She gets nervous when she has to speak to her boss. (Patronuyla konuşmak zorunda kaldığında sinirli olur.)
15. The child was nervous about starting school. (Okula başlamaktan çocuk sinirliydi.)
16. I’m always nervous when I have to drive in heavy traffic. (Yoğun trafikte arabayı kullanmak zorunda kaldığımda her zaman sinirliyim.)
17. The musician was nervous before her big concert. (Büyük konserinden önce müzisyen sinirliydi.)
18. The nervous groom waited for his bride at the altar. (Sinirli damat, gelinini çiçeklerle bezenmiş mezarda bekledi.)
19. I felt nervous about speaking to my crush. (Vuruşumla konuşmaktan endişe duydum.)
20. The nervous student paced back and forth before the exam. (Sınavdan önce sinirli öğrenci ileri geri yürüdü.)

Not: Örnek cümlelerde kelime anlamına uygun olarak “nervous” kelimesinin farklı yerlerde kullanıldığı görülmektedir.

21. She becomes nervous whenever she has to make an important decision. (Önemli bir karar vermek zorunda kaldığında sinirli olur.)
22. The nervousness in the room was palpable as the students waited for their grades. (Öğrenciler notlarını beklerken odadaki sinirli hava hissedilebilirdi.)
23. He was so nervous that he stumbled over his words during the interview. (O kadar sinirliydi ki röportaj sırasında sözcükleri takıldı.)
24. She always gets nervous before a first date. (İlk randevusundan önce her zaman sinirli olur.)
25. The politician was visibly nervous during the debate. (Siyasetçi tartışma sırasında açıkça sinirliydi.)
26. The nervousness in his voice betrayed his anxiety. (Sesindeki sinir hali kaygısını ele verdi.)
27. She felt nervous about the surgery, but knew it was necessary. (Ameliyattan endişe duydu, ancak gerektiğini biliyordu.)
28. The nervous energy in the room was infectious. (Odadaki sinirli enerji bulaşıcıydı.)
29. He couldn’t hide his nervousness when he met his girlfriend’s parents for the first time. (İlk kez kız arkadaşının ailesiyle tanıştığında sinirliğini gizleyemedi.)
30. The doctor assured the patient that feeling nervous before surgery was perfectly normal. (Doktor, ameliyat öncesi sinirli hissetmenin tamamen normal olduğunu hastaya garanti etti.)

Not: “Nervous” kelimesi sıklıkla duyulabilen bir kelimedir ve birçok farklı durumda kullanılabilir. Bu örnek cümlelerde de görüldüğü gibi, sınavlar, iş görüşmeleri, randevular, sunumlar, toplantılar, ameliyatlar ve diğer birçok olay, insanları sinirli hale getirebilir ve “nervous” kelimesi bu durumlar için kullanılabilir.