Neck İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Neck Nedir?
Neck, İngilizcede “boyun” anlamına gelir. Vücudun baş kısmı ile gövde kısmını birleştiren, omuz ve baş arasında kalan bölgedir.
Örnek Cümleler:
- I have a stiff neck from sleeping in an uncomfortable position. (Rahatsız bir pozisyonda uyuduğum için boyun ağrım var.)
- She wore a beautiful necklace around her neck. (Boynuna güzel bir kolye takmıştı.)
- The giraffe has a very long neck. (Zürafa çok uzun bir boyuna sahip.)
- He was standing with his hands on his neck. (Boynuna ellerini koymuş ayakta duruyordu.)
- She had a tattoo on the back of her neck. (Boyunun arkasında bir dövme vardı.)
- The scarf was wrapped tightly around his neck. (Atkı sıkıca boynuna sarılmıştı.)
- The doctor examined her neck for any signs of injury. (Doktor, herhangi bir yaralanma belirtisi olup olmadığını görmek için boynunu muayene etti.)
- He was wearing a turtleneck sweater that covered his neck. (Boynunu kapatan bir balıkçı yaka kazak giyiyordu.)
- She gave him a massage to relieve the tension in his neck. (Boyunundaki gerilimi hafifletmek için ona masaj yaptı.)
- The necklace was so tight around her neck that she could barely breathe. (Kolye boynuna o kadar sıkı oturuyordu ki neredeyse nefes alamıyordu.)
- He suffered a serious injury to his neck in the car accident. (Araba kazasında boynuna ciddi bir yaralanma aldı.)
- The swan gracefully stretched its neck out of the water. (Kuğu, zarifçe suyun dışına doğru boynunu uzattı.)
- The collar of his shirt was rubbing against his neck, causing irritation. (Gömleğinin yakası boynuna sürtünerek tahrişe neden oluyordu.)
- The doctor advised her to wear a brace to support her neck. (Doktor, boynunu desteklemek için bir boyunluk takmasını önerdi.)
- She wore a scarf to keep her neck warm in the cold weather. (Soğuk havalarda boynunu sıcak tutmak için bir atkı takmıştı.)
- The wrestler grabbed his opponent’s neck and pinned him to the mat. (Güreşçi rakibinin boynunu tuttu ve mindere yapıştırdı.)
- She twisted her neck to get a better view of the stage. (Sahneyi daha iyi görmek için boynunu çevirdi.)
- He had a tattoo of his girlfriend’s name on his neck. (Kız arkadaşının adının dövmesi boynundaydı.)
- The horse neighed and nuzzled its nose against her neck. (At kişnedi ve burnunu onun boynuna doğru soktu.)
- The hiker wore a
neck gaiter to protect her from the cold wind. (Yürüyüşçü, soğuk rüzgara karşı korunmak için bir boyunluk taktı.)
Türkçe Karşılıklar:
- Rahatsız bir pozisyonda uyuduğum için boyun ağrım var.
- Boynuna güzel bir kolye takmıştı.
- Zürafa çok uzun bir boyuna sahip.
- Boynuna ellerini koymuş ayakta duruyordu.
- Boyunun arkasında bir dövme vardı.
- Atkı sıkıca boynuna sarılmıştı.
- Doktor, herhangi bir yaralanma belirtisi olup olmadığını görmek için boynunu muayene etti.
- Boynunu kapatan bir balıkçı yaka kazak giyiyordu.
- Boyunundaki gerilimi hafifletmek için ona masaj yaptı.
- Kolye boynuna o kadar sıkı oturuyordu ki neredeyse nefes alamıyordu.
- Araba kazasında boynuna ciddi bir yaralanma aldı.
- Kuğu, zarifçe suyun dışına doğru boynunu uzattı.
- Gömleğinin yakası boynuna sürtünerek tahrişe neden oluyordu.
- Doktor, boynunu desteklemek için bir boyunluk takmasını önerdi.
- Soğuk havalarda boynunu sıcak tutmak için bir atkı takmıştı.
- Güreşçi rakibinin boynunu tuttu ve mindere yapıştırdı.
- Sahneyi daha iyi görmek için boynunu çevirdi.
- Kız arkadaşının adının dövmesi boynundaydı.
- At kişnedi ve burnunu onun boynuna doğru soktu.
- Yürüyüşçü, soğuk rüzgara karşı korunmak için bir boyunluk taktı.
Hemen Yorum Yaz