Nebulous İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Nebulous İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Nebulous Nedir?

Nebulous, “bulutlu, belirsiz, muğlak” gibi anlamlara gelen bir İngilizce kelime olarak kullanılmaktadır.

Örnek cümleler:

1. The nebulous shape in the sky looked like a giant bird. (Gökyüzündeki belirsiz şekil devasa bir kuş gibi görünüyordu.)
2. Her thoughts were nebulous and hard to pin down. (Düşünceleri muğlak ve açıkça ifade edilmesi zordu.)
3. The concept of time is nebulous and difficult to grasp. (Zaman kavramı belirsiz ve anlaşılması zor.)
4. The meaning of the poem was nebulous, leaving the readers to interpret it in their own way. (Şiirin anlamı belirsizdi, okuyucuların kendi yorumlarını yapmalarına neden oldu.)
5. The future of the company is still nebulous, as the management has not yet made any official announcements. (Şirketin geleceği hala belirsiz, çünkü yönetim henüz resmi bir açıklama yapmadı.)
6. The nebulous outline of the mountain range was visible in the distance. (Dağ silsilesinin belirsiz çizgisi uzakta görülebiliyordu.)
7. The nebulous nature of the evidence made it difficult for the jury to reach a verdict. (Kanıtların belirsizliği, jüri üyelerinin bir karar vermelerini zorlaştırdı.)
8. The nebulous dream left her feeling confused and disoriented. (Belirsiz rüya onu kafa karışıklığına ve yönünü şaşırmış hissettirdi.)
9. The nebulous atmosphere of the club was perfect for a night of dancing and socializing. (Kulübün belirsiz atmosferi, dans etmek ve sosyalleşmek için mükemmel bir gece sağladı.)
10. The nebulous rules of the game caused confusion among the players. (Oyunun belirsiz kuralları oyuncular arasında karışıklığa neden oldu.)
11. The nebulous idea of success was different for each individual. (Başarının belirsiz fikri herkes için farklıydı.)
12. The nebulous light of the moon cast eerie shadows on the ground. (Ayın belirsiz ışığı yerde ürkütücü gölgeler oluşturdu.)
13. The nebulous feeling of anxiety was always present, even in the happiest of moments. (Kaygı hissi her zaman mevcuttu, en mutlu anlarda bile.)
14. The nebulous path through the forest was difficult to navigate without a map. (Ormanın içinden belirsiz bir yol harita olmadan zor navigasyon sağladı.)
15. The nebulous memory of her childhood was slowly coming back to her. (Çocukluğuna ait belirsiz hatıraları yavaşça geri geliyordu.)
16. The nebulous scent in the air was a mixture of flowers and spices. (Havada belirsiz bir koku, çiçekler ve baharatların karışımıydı.)
17. The

nebulous plan for the project was causing confusion among the team members. (Projenin belirsiz planı, takım üyeleri arasında karışıklığa neden oluyordu.)
18. The nebulous boundaries between work and personal life were causing stress for many people. (İş ve kişisel yaşam arasındaki belirsiz sınırlar, birçok insan için stres yaratıyordu.)

19. The nebulous line between right and wrong is often difficult to determine. (Doğru ile yanlış arasındaki belirsiz çizgi sıklıkla belirlemek zordur.)
20. The nebulous feeling of nostalgia made her long for the past. (Nostaljinin belirsiz hissi, geçmişi özlemesine neden oldu.)

(Türkçe karşılıklar koyu ve kalın yazılmış İngilizce cümlelerin hemen altında verilmiştir.)