Native İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Native İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Native Nedir?

Native kelimesi Türkçede “yerli” anlamına gelmektedir. İngilizcede ise native kelimesi “doğal, yerel, yerli” anlamlarına gelmektedir. Bu kelime, dil öğrenimi ve bilgisayar programlama gibi alanlarda sıklıkla kullanılmaktadır.

Örnek Cümleler:

1. My native language is Turkish. (Ana dilim Türkçedir.)
2. The tribe has its own native customs. (Kabile, kendi yerel geleneklerine sahiptir.)
3. She is a native of New York City. (O, New York’un yerlisidir.)
4. The company is hiring native English speakers. (Şirket, ana dili İngilizce olanları işe alıyor.)
5. The island’s native plant species are under threat. (Adanın yerel bitki türleri tehdit altındadır.)
6. He speaks English like a native. (O, İngilizceyi yerli gibi konuşur.)
7. The software has a native version for Mac. (Yazılımın Mac için yerel bir sürümü var.)
8. The native cuisine of Japan is delicious. (Japonya’nın yerel mutfağı lezzetlidir.)
9. I prefer using native apps instead of web apps. (Web uygulamaları yerine yerel uygulamaları kullanmayı tercih ederim.)
10. The company is expanding its business to native markets. (Şirket, yerel pazarlara işini genişletiyor.)
11. The native wildlife of the area is protected by law. (Bölgenin yerli yaban hayatı yasalarla korunuyor.)
12. She has a strong connection to her native culture. (O, yerel kültürüne güçlü bir bağı var.)
13. The software supports native integration with other programs. (Yazılım, diğer programlarla yerel entegrasyonu destekler.)
14. The native population of the region has been decreasing. (Bölgenin yerli nüfusu azalmaktadır.)
15. The company is looking for a native speaker of Chinese. (Şirket, Çince ana dili olan birini arıyor.)
16. The museum has a collection of native art. (Müze, yerel sanat koleksiyonuna sahiptir.)
17. He learned the language from a native speaker. (O, dili bir yerli konuşandan öğrendi.)
18. The hotel offers tours of the native villages. (Otel, yerli köyleri gezileri sunar.)
19. The software is designed for native compatibility with different devices. (Yazılım, farklı cihazlarla yerel uyumluluk için tasarlanmıştır.)
20. They celebrated the festival with native music and dance. (Festivali yerel müzik ve dansla kutladılar.)

Devamı:

21. The native language of the Inca Empire was Quechua. (İnka İmparatorluğunun ana dili Quechua idi.)
22. The indigenous people have a deep connection to their native land. (Yerli halk, yerli topraklarına derin bir bağlılık hissederler.)
23. The company is trying to hire more native speakers to improve customer service. (Şirket, müşteri hizmetlerini iyileştirmek için daha fazla yerli konuşanı işe almaya çalışıyor.)
24. The native architecture of the region is unique and impressive. (Bölgenin yerel mimarisi eşsiz ve etkileyicidir.)
25. The guide was a native of the region and knew all the best spots to visit. (Rehber bölgenin yerlisidir ve ziyaret edilecek en iyi yerleri bilir.)
26. The software has a native feature that allows users to easily share files. (Yazılımın, kullanıcıların dosyaları kolayca paylaşmalarına olanak sağlayan yerel bir özelliği var.)
27. The native costume of the tribe is colorful and elaborate. (Kabilenin yerel kostümü renkli ve gösterişlidir.)
28. She has been living abroad for many years but still considers herself a native of her home country. (O, yıllardır yurt dışında yaşıyor ama hala ev ülkesinin bir yerlisi olarak kabul ediyor.)
29. The museum has a section dedicated to the history of the region’s native people. (Müze, bölgenin yerli halkının tarihine adanmış bir bölüme sahiptir.)
30. The company is committed to supporting the development of native communities. (Şirket, yerli toplulukların gelişimini desteklemeyi taahhüt ediyor.)