Mutter İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Mutter İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Mutter İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Türkçe Anlamı: Mutter, mırıldanmak veya homurdanmak anlamına gelen bir fiildir.

  1. I could hear my boss muttering under his breath as he walked out of the room. (Patronum odadan çıkarken homurdandığını duyabiliyordum.)
  2. She muttered something about being late and rushed out the door. (Geç kaldığı hakkında bir şeyler mırıldandı ve kapıdan hızla çıktı.)
  3. The old man mutters to himself as he sits on the park bench. (Yaşlı adam, park bankında otururken kendine mırıldanır.)
  4. I caught my son muttering his lines for the school play. (Oğlum okul oyunundaki satırlarını mırıldanırken yakaladım.)
  5. The customers were muttering complaints about the slow service. (Müşteriler, yavaş servis hakkında şikayetler mırıldanıyorlardı.)
  6. She mutters a prayer before going to bed every night. (Her gece yatmadan önce bir dua mırıldanır.)
  7. The audience was muttering in anticipation of the concert. (Konseri beklerken seyirciler homurdanıyordu.)
  8. He muttered an apology and left the room. (Özür dileyerek odadan ayrıldı.)
  9. The teacher could hear the students muttering during the test. (Öğretmen, sınav sırasında öğrencilerin mırıldandığını duyabildi.)
  10. She always mutters when she’s angry. (Sinirlendiğinde her zaman mırıldanır.)
  11. The old man muttered something incoherent as he shuffled down the street. (Yaşlı adam, sokakta sürünerken anlaşılmaz bir şeyler mırıldandı.)
  12. She muttered curses under her breath as she struggled to open the jar. (Kavanozu açmak için çabalarken ağzından küfürler mırıldandı.)
  13. He muttered the directions to himself as he tried to find his way through the city. (Şehirde yolunu bulmaya çalışırken yönleri kendi kendine mırıldandı.)
  14. The group muttered in agreement with the decision. (Grup, karara anlaşarak homurdandı.)
  15. She muttered a quick goodbye and hung up the phone. (Hızlıca güle güle mırıldandı ve telefonu kapattı.)
  16. The players muttered encouragement to each other before the big game. (Büyük oyundan önce oyuncular birbirlerine cesaretlendirici şeyler mırıldandılar.)
  17. The old woman muttered a prayer for her deceased husband. (Yaşlı kadın, ölmüş kocası için bir dua mırıldandı.)
  18. The politicians were muttering amongst themselves before the press conference. (Politikacılar, basın toplantısından önce aralarında homurdanıyorlardı.)
    19
  1. He muttered his disappointment when he found out the concert was canceled. (Konserin iptal edildiğini öğrendiğinde hayal kırıklığını mırıldandı.)
  2. She mutters to herself when she’s nervous. (Gergin olduğunda kendine mırıldanır.)

Türkçe Karşılıkları:

  • homurdanmak
  • mırıldanmak
  • kendine mırıldanmak
  • şikayet etmek
  • dua etmek
  • özür dilemek
  • anlaşarak homurdanmak
  • cesaretlendirmek
  • anlaşılmaz şeyler mırıldanmak
  • konuşurken sesini alçaltarak homurdanmak
  • yol tarifi vermek
  • kararlılıkla homurdanmak
  • kavanoz açarken küfürler mırıldanmak
  • hızlıca veda etmek
  • ölmüş için dua etmek
  • gizlice konuşarak homurdanmak
  • okul oyunu için satırlarını mırıldanmak
  • müşteriler yavaş servis hakkında şikayetler mırıldanıyorlardı
  • sinirlendiğinde her zaman mırıldanır
  • gergin olduğunda kendine mırıldanır.

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.