Mutter İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Mutter İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Türkçe Anlamı: Mutter, mırıldanmak veya homurdanmak anlamına gelen bir fiildir.
- I could hear my boss muttering under his breath as he walked out of the room. (Patronum odadan çıkarken homurdandığını duyabiliyordum.)
- She muttered something about being late and rushed out the door. (Geç kaldığı hakkında bir şeyler mırıldandı ve kapıdan hızla çıktı.)
- The old man mutters to himself as he sits on the park bench. (Yaşlı adam, park bankında otururken kendine mırıldanır.)
- I caught my son muttering his lines for the school play. (Oğlum okul oyunundaki satırlarını mırıldanırken yakaladım.)
- The customers were muttering complaints about the slow service. (Müşteriler, yavaş servis hakkında şikayetler mırıldanıyorlardı.)
- She mutters a prayer before going to bed every night. (Her gece yatmadan önce bir dua mırıldanır.)
- The audience was muttering in anticipation of the concert. (Konseri beklerken seyirciler homurdanıyordu.)
- He muttered an apology and left the room. (Özür dileyerek odadan ayrıldı.)
- The teacher could hear the students muttering during the test. (Öğretmen, sınav sırasında öğrencilerin mırıldandığını duyabildi.)
- She always mutters when she’s angry. (Sinirlendiğinde her zaman mırıldanır.)
- The old man muttered something incoherent as he shuffled down the street. (Yaşlı adam, sokakta sürünerken anlaşılmaz bir şeyler mırıldandı.)
- She muttered curses under her breath as she struggled to open the jar. (Kavanozu açmak için çabalarken ağzından küfürler mırıldandı.)
- He muttered the directions to himself as he tried to find his way through the city. (Şehirde yolunu bulmaya çalışırken yönleri kendi kendine mırıldandı.)
- The group muttered in agreement with the decision. (Grup, karara anlaşarak homurdandı.)
- She muttered a quick goodbye and hung up the phone. (Hızlıca güle güle mırıldandı ve telefonu kapattı.)
- The players muttered encouragement to each other before the big game. (Büyük oyundan önce oyuncular birbirlerine cesaretlendirici şeyler mırıldandılar.)
- The old woman muttered a prayer for her deceased husband. (Yaşlı kadın, ölmüş kocası için bir dua mırıldandı.)
- The politicians were muttering amongst themselves before the press conference. (Politikacılar, basın toplantısından önce aralarında homurdanıyorlardı.)
19
- He muttered his disappointment when he found out the concert was canceled. (Konserin iptal edildiğini öğrendiğinde hayal kırıklığını mırıldandı.)
- She mutters to herself when she’s nervous. (Gergin olduğunda kendine mırıldanır.)
Türkçe Karşılıkları:
- homurdanmak
- mırıldanmak
- kendine mırıldanmak
- şikayet etmek
- dua etmek
- özür dilemek
- anlaşarak homurdanmak
- cesaretlendirmek
- anlaşılmaz şeyler mırıldanmak
- konuşurken sesini alçaltarak homurdanmak
- yol tarifi vermek
- kararlılıkla homurdanmak
- kavanoz açarken küfürler mırıldanmak
- hızlıca veda etmek
- ölmüş için dua etmek
- gizlice konuşarak homurdanmak
- okul oyunu için satırlarını mırıldanmak
- müşteriler yavaş servis hakkında şikayetler mırıldanıyorlardı
- sinirlendiğinde her zaman mırıldanır
- gergin olduğunda kendine mırıldanır.
Hemen Yorum Yaz