Mount İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Mount İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Mount Kelimesinin Türkçe Anlamı:

Bir yükselti veya tepe, ayrıca dağ anlamında kullanılan bir İngilizce kelime.

Örnek Cümleler:

1. Mount Everest is the highest mountain in the world. (Everest dağı dünyanın en yüksek dağıdır.)
2. The hikers climbed up the mount with great effort. (Yürüyüşçüler büyük bir çaba sarf ederek dağı tırmandılar.)
3. The view from the top of the mount was breathtaking. (Dağın tepesinden manzara nefes kesiciydi.)
4. The mount was covered in snow. (Dağ karla kaplıydı.)
5. The town is located at the foot of the mount. (Şehir dağın eteğinde bulunuyor.)
6. The villagers believe that the mount is sacred. (Köylüler dağın kutsal olduğuna inanıyorlar.)
7. The plane flew over the mount range. (Uçak dağ sıralarının üzerinden uçtu.)
8. The climbers reached the summit of the mount. (Tırmanışçılar dağın zirvesine ulaştılar.)
9. The government declared the mount a national park. (Hükümet dağı milli park ilan etti.)
10. The path up the mount was steep and rocky. (Dağa çıkan yol dik ve kayalıktı.)
11. The trees on the mount were dense and green. (Dağdaki ağaçlar yoğun ve yeşildi.)
12. The river flowed down the side of the mount. (Nehir dağın yamacından akıyordu.)
13. She had always dreamed of climbing the mount. (O her zaman dağı tırmanmanın hayalini kurmuştu.)
14. There was a small village at the base of the mount. (Dağın tabanında küçük bir köy vardı.)
15. The expedition was planning to conquer the mount. (Keşif ekibi dağı fethetmeyi planlıyordu.)
16. The mount was shrouded in mist. (Dağ sisle kaplıydı.)
17. The storm prevented the climbers from reaching the top of the mount. (Fırtına t

    ırmanışçıların dağın tepesine ulaşmasını engelledi.)

18. The mountain range was a natural barrier between the two countries. (Dağ sırası iki ülke arasında doğal bir engeldi.)
19. The villagers organized a festival to celebrate the mount. (Köylüler dağı kutlamak için bir festival düzenlediler.)
20. The climbers had to use ropes to scale the mount. (Tırmanışçılar dağı tırmanmak için halat kullanmak zorunda kaldılar.)