Misdoubt İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Misdoubt İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Misdoubt Nedir?

Misdoubt, bir şeyin doğruluğundan veya gerçekliğinden şüphe duyma durumudur.

Örnek Cümleler:

1. I can sense your misdoubt about my abilities. (Yeteneklerim hakkında şüpheni hissedebiliyorum.)
2. He expressed his misdoubt regarding the accuracy of the information. (Bilginin doğruluğu hakkındaki şüphelerini dile getirdi.)
3. She couldn’t hide her misdoubt when she heard the news. (Haberleri duyduğunda şüphelerini gizleyemedi.)
4. The customer’s misdoubt about the product led to a decrease in sales. (Müşterinin ürün hakkındaki şüpheleri satışların azalmasına neden oldu.)
5. We should investigate the cause of the employees’ misdoubt. (Çalışanların şüphelerinin nedenini araştırmalıyız.)
6. His misdoubt was confirmed when he saw the evidence. (Kanıtları gördüğünde şüpheleri doğrulandı.)
7. The jury’s misdoubt about the defendant’s story affected the final verdict. (Jürinin sanığın hikayesi hakkındaki şüpheleri son kararı etkiledi.)
8. The police had a misdoubt about the suspect’s alibi. (Polis şüpheli kişinin mazereti hakkında şüpheleri vardı.)
9. Her misdoubt made her hesitant to make a decision. (Şüpheleri karar vermekte tereddüt etmesine neden oldu.)
10. The teacher’s misdoubt about the student’s excuse was justified. (Öğretmenin öğrencinin mazereti hakkındaki şüphesi haklıydı.)
11. His misdoubt about the company’s financial stability caused him to withdraw his investment. (Şirketin mali istikrarı hakkındaki şüpheleri, yatırımını geri çekmesine neden oldu.)
12. The doctor’s misdoubt about the patient’s symptoms led to further testing. (Doktorun hastanın semptomları hakkındaki şüphesi, daha fazla test yapılmasına neden oldu.)
13. The teacher’s misdoubt about the student’s homework was unfounded. (Öğretmenin öğrencinin ödevi hakkındaki şüphesi temelsizdi.)
14. His misdoubt about the new employee’s qualifications was proven wrong. (Yeni çalışanın nitelikleri hakkındaki şüpheleri yanlış çıktı.)
15. The politician’s misdoubt about the opponent’s policies was used in their campaign. (Rakibin politikaları hakkındaki şüpheler, kampanyalarında kullanıldı.)
16. The manager’s misdoubt about the team’s ability to meet the deadline was unwarranted. (Yöneticinin takımın süreyi karşılayabilme yeteneği hakkındaki şüphesi gereksizdi.)
17. The journalist’s misdoubt about the company’s ethics was proven right. (Gazetecinin şirketin et

ik hakkındaki şüpheleri doğru çıktı.)
18. The traveler’s misdoubt about the safety of the area caused him to cancel his trip. (Yolcunun bölgenin güvenliği hakkındaki şüpheleri seyahatini iptal etmesine neden oldu.)

19. The athlete’s misdoubt about his ability to win the competition affected his performance. (Sporcu, yarışmayı kazanma yeteneği hakkındaki şüpheleri performansını etkiledi.)
20. The investor’s misdoubt about the company’s future prospects caused him to sell his shares. (Yatırımcının şirketin gelecekteki beklentileri hakkındaki şüpheleri, hisselerini satmasına neden oldu.)