Mephitic İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Mephitic İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Mephitic Nedir?

Mephitic, kötü kokulu, zehirli veya boğucu anlamlarına gelen bir İngilizce kelime.

Örnek cümleler:

1. The mephitic odor emanating from the dumpster was unbearable. (Çöp konteynerinden yayılan boğucu koku dayanılmazdı.)
2. The mephitic gas leaking from the chemical plant posed a serious health hazard. (Kimya fabrikasından sızan zehirli gaz ciddi bir sağlık riski oluşturuyordu.)
3. The swamp was filled with mephitic gases that made it difficult to breathe. (Bataklık, nefes almayı zorlaştıran boğucu gazlarla doluydu.)
4. The mephitic fumes from the car’s exhaust made me feel dizzy. (Arabanın egzozundan gelen zehirli buharlar beni baş döndürdü.)
5. The mephitic smell of rotten eggs filled the air. (Çürümüş yumurtanın boğucu kokusu havayı kapladı.)
6. The mephitic vapors from the cleaning solution were so strong that they made my eyes water. (Temizlik solüsyonunun zehirli buharları öyle güçlüydü ki gözlerim yaşardı.)
7. The mephitic stench of the sewage plant could be smelled from miles away. (Lavabo tesisi’nden yayılan kötü koku, mil mesafeden bile hissedilebilirdi.)
8. The mephitic atmosphere of the abandoned mine made it impossible to work there. (Terkedilmiş madenin boğucu havası orada çalışmayı imkansız kıldı.)
9. The mephitic smoke rising from the burning trash was a clear sign of pollution. (Yanan çöpten yükselen zehirli duman, açık bir şekilde kirliliğin işaretiydi.)
10. The mephitic taste of the water indicated that it was contaminated. (Su’nun boğucu tadı, onun kirli olduğunu gösteriyordu.)
11. The mephitic cloud of dust made it difficult to see anything. (Boğucu toz bulutu, her şeyi görmeyi zorlaştırdı.)
12. The mephitic aura of the haunted house made my hair stand on end. (Perili evin boğucu havası, tüylerimi diken diken etti.)
13. The mephitic venom of the spider was deadly. (Örümceğin zehri öldürücüydü.)
14. The mephitic nature of the marshland was a haven for mosquitoes. (Bataklığın boğucu doğası, sivrisinekler için bir cennetti.)
15. The mephitic mist rising from the swamp made it difficult to navigate. (Bataklıktan yükselen boğucu sis, navigasyonu zorlaştırdı.)
16. The mephitic breath of the dragon was enough to knock you out. (Ejderhanın boğucu nefesi

16. The mephitic breath of the dragon was enough to knock you out. (Ejderhanın boğucu nefesi seni bayıltmaya yeterliydi.)
17. The mephitic aura of the city’s industrial area was a constant reminder of the pollution. (Şehir’in sanayi bölgesinin boğucu havası, kirliliğin sürekli bir hatırlatıcısıydı.)
18. The mephitic odor of the decaying food made me lose my appetite. (Çürümekte olan yiyeceklerin boğucu kokusu iştahımı kaçırdı.)
19. The mephitic gas leaking from the underground pipes was a serious safety hazard. (Yeraltı borularından sızan zehirli gaz ciddi bir güvenlik tehdidiydi.)
20. The mephitic scent of the skunk was so strong that it lingered for days. (Kara leyleğin boğucu kokusu o kadar güçlüydü ki günlerce etrafında kaldı.)

(Türkçe çeviriler yazının içinde verilmiştir.)