Menacingly İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Menacingly İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Menacingly

Menacingly kelimesi, tehditkar veya zarar verici bir şekilde davranmak anlamına gelir.

Örnek cümleler:

  1. The man stared menacingly at the woman, causing her to feel uncomfortable. (Adam kadına tehditkar bir şekilde baktı ve kadın kendini rahatsız hissetti.)
  2. The dog growled menacingly at the stranger. (Köpek yabancıya tehditkar bir şekilde hırladı.)
  3. The storm clouds loomed menacingly over the town. (Fırtına bulutları kasabanın üzerinde tehditkar bir şekilde belirdi.)
  4. The robber approached the teller menacingly, brandishing a gun. (Hırsız tellere tehditkar bir şekilde yaklaştı ve silahını gösterdi.)
  5. The teacher scowled menacingly at the unruly student. (Öğretmen düzensiz davranan öğrenciye tehditkar bir şekilde kaşlarını çattı.)
  6. The dragon breathed fire menacingly, scorching the ground. (Ejderha tehditkar bir şekilde ateş püskürterek toprağı yakıyordu.)
  7. The gang member glared menacingly at the rival gang. (Çete üyesi rakip çeteye tehditkar bir şekilde baktı.)
  8. The villain spoke menacingly to the hero, revealing his evil plans. (Kötü adam kahramana tehditkar bir şekilde konuşarak kötü planlarını açıkladı.)
  9. The storm raged menacingly outside, making it impossible to leave the house. (Fırtına dışarıda tehditkar bir şekilde devam ediyordu ve evden çıkmak imkansız hale geldi.)
  10. The monster approached the group of adventurers menacingly, ready to attack. (Canavar maceracıların bulunduğu gruba tehditkar bir şekilde yaklaştı ve saldırmaya hazırdı.)
  11. The stranger’s gaze fell on her menacingly, and she felt a shiver run down her spine. (Yabancının bakışları tehditkar bir şekilde üzerinde yoğunlaştı ve omurgasında ürperti hissetti.)
  12. The politician spoke menacingly about his opponents, promising to take them down. (Politikacı rakipleri hakkında tehditkar bir şekilde konuştu ve onları yıkacağına söz verdi.)
  13. The haunted house loomed menacingly in the dark, scaring the children. (Perili ev karanlıkta tehditkar bir şekilde belirdi ve çocukları korkuttu.)
  14. The criminal approached the witness menacingly, hoping to intimidate him into silence. (Suçlu şahide tehditkar bir şekilde yaklaştı ve onu susturmaya çalıştı.)
  15. The tiger snarled menacingly at the zookeeper, warning him to stay away. (Kaplan hayvanat bahçesi görevlisine tehditkar bir şekilde hırlayarak onun uzak durmasını söyledi.)
  16. The dark figure loomed menacingly in the shadows, causing her heart to race. (Karanlık figür gö

revde tehditkar bir şekilde belirdi ve kalbinin hızlanmasına neden oldu.)
17. The enemy army advanced menacingly towards the castle, ready to attack. (Düşman ordusu kaleye tehditkar bir şekilde ilerledi ve saldırmaya hazırdı.)

  1. The bully approached his victim menacingly, causing fear and anxiety. (Zorba kurbanına tehditkar bir şekilde yaklaştı ve korku ve kaygı yarattı.)
  2. The stormy sea crashed menacingly against the rocky shore, creating a dangerous situation. (Fırtınalı deniz kaya kıyısına tehditkar bir şekilde vurarak tehlikeli bir durum yarattı.)
  3. The detective stared menacingly at the suspect, trying to get him to confess. (Polis şüpheliye tehditkar bir şekilde baktı ve ondan itiraf etmesini istedi.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.