Lowlife İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Lowlife Nedir?
Lowlife, kelime anlamı olarak ahlaksız ve değersiz bir hayat yaşayan kişi anlamına gelir.
Örnek Cümleler:
- She was dating a lowlife who was always getting into trouble. (O, sürekli sorun çıkaran, değersiz biriyle çıkıyordu.)
- The neighborhood was full of lowlifes who engaged in criminal activities. (Mahalle, suç faaliyetlerine karışan, ahlaksız insanlarla doluydu.)
- He was fired from his job because of his lowlife behavior at work. (İş yerindeki ahlaksız davranışları nedeniyle işinden kovuldu.)
- The lowlife tried to steal from the convenience store, but he was caught by the police. (Ahlaksız, bakkaldan çalmaya çalıştı, ancak polis tarafından yakalandı.)
- She didn’t want to associate with lowlifes like him anymore. (Artık onun gibi ahlaksız insanlarla ilişki kurmak istemiyordu.)
- He was living the life of a lowlife, spending all his money on drugs and alcohol. (Tüm parasını uyuşturucu ve alkol için harcayan ahlaksız bir hayat yaşıyordu.)
- The lowlife had a criminal record and couldn’t find a job. (Ahlaksız biri sabıkalıydı ve iş bulamıyordu.)
- She was disgusted by his lowlife attitude towards women. (Kadınlara karşı ahlaksız tutumundan tiksinmişti.)
- The lowlife had no respect for authority and was always causing trouble. (Ahlaksızın otoriteye saygısı yoktu ve her zaman sorun çıkarıyordu.)
- He was a lowlife who had no ambition in life and was content with living off his parents. (Hayatta hiçbir hedefi olmayan ve ebeveynlerinden geçinen bir ahlaksızdı.)
- The lowlife was arrested for assault and battery. (Ahlaksız, saldırı ve pilaj nedeniyle tutuklandı.)
- She regretted getting involved with a lowlife like him. (Onun gibi ahlaksız biriyle ilişki kurduğuna pişman oldu.)
- The lowlife was always hanging out with the wrong crowd. (Ahlaksız, her zaman yanlış kalabalıkla takılıyordu.)
- He was a lowlife who didn’t care about anyone but himself. (Kendisi dışında kimseye önem vermeyen ahlaksızdı.)
- The lowlife was kicked out of the bar for causing a disturbance. (Ahlaksız, rahatsızlık çıkardığı için bardan atıldı.)
- She was shocked to find out that her best friend was dating a lowlife. (En iyi arkadaşının bir ahlaksızla çıktığını öğrenince şok oldu.)
- The lowlife was known for his drug addiction and criminal activities. (Ahlaksız, uyuşturucu bağımlılığı ve suç faaliyetleriyle tanınıyordu.)
- He was a lowlife who spent most of
his time in prison. (Hapishanede çoğu zaman geçiren ahlaksızdı.)
19. The lowlife was kicked out of the party for causing a fight. (Ahlaksız, kavga çıkardığı için partiden atıldı.)
- She refused to let her children be around lowlifes like him. (Çocuklarının onun gibi ahlaksız insanlarla bir arada olmasına izin vermedi.)
Hemen Yorum Yaz