Low Blow İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Low Blow İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Low Blow Nedir?

Low blow, kelime anlamıyla “alçak vuruş” anlamına gelir. Bu terim, bir sporcunun rakibine kural dışı bir şekilde vurduğu veya zarar verdiği bir hareketi ifade etmek için kullanılır. Ayrıca genellikle bir kişiye yapılan haksız veya saygısız bir davranışı da ifade etmek için kullanılır.

Örnek Cümleler:

  1. The boxer was disqualified for throwing a low blow. (Bokser, alçak bir vuruş attığı için diskalifiye edildi.)
  2. It was a low blow when he insulted her deceased parents. (Ölmüş ebeveynlerine hakaret ettiğinde alçak bir davranıştı.)
  3. The politician’s smear campaign was a low blow. (Politikacının iftira kampanyası, alçak bir davranıştı.)
  4. I can’t believe he would stoop so low as to spread those rumors. (O söylentileri yaymak için bu kadar alçakça davranabileceğine inanamıyorum.)
  5. She dealt him a low blow by bringing up his past mistakes. (Geçmişte yaptığı hataları hatırlatarak ona alçak bir vuruş yaptı.)
  6. Using her illness against her in the argument was a low blow. (Tartışmada hastalığını kullanmak, alçakça bir davranıştı.)
  7. He hit below the belt with his personal attack. (Kişisel saldırısıyla kemerin altına vurdu.)
  8. Making fun of her appearance was a low blow. (Görünüşüyle dalga geçmek, alçak bir davranıştı.)
  9. He crossed the line with his sexist comment. (Cinsiyetçi yorumuyla çizgiyi aştı.)
  10. The prank they pulled on her was a low blow. (Ona yaptıkları şaka, alçak bir davranıştı.)
  11. She felt like he hit her with a low blow when he criticized her parenting. (Ebeveynlik becerilerini eleştirdiğinde, ona alçak bir vuruş yaptığını hissetti.)
  12. The company’s decision to lay off employees without notice was a low blow. (Şirketin haber vermeden çalışanları işten çıkarma kararı, alçak bir davranıştı.)
  13. Bringing up her ex-boyfriend during the argument was a low blow. (Tartışmada eski erkek arkadaşını gündeme getirmek, alçakça bir davranıştı.)
  14. He hit him with a low blow by revealing his secret to everyone. (Sırrını herkese açıklayarak ona alçak bir vuruş yaptı.)
  15. The journalist’s article was seen as a low blow by the politician. (Gazetecinin makalesi, politikacı tarafından alçak bir davranış olarak görüldü.)
  16. Criticizing someone’s appearance is a low blow and shows a lack of maturity. (Birinin görünüşünü eleştirmek,

olgunluk eksikliğini gösteren alçak bir davranıştır.)
17. The prank call they made to her was a low blow and made her feel embarrassed. (Ona yaptıkları şaka telefonu, alçakça bir davranıştı ve onu utandırdı.)

  1. He made a low blow by accusing her of something she didn’t do. (Yapmadığı bir şeyi suçlamak suretiyle ona alçakça bir vuruş yaptı.)
  2. Bringing up someone’s personal struggles in an argument is a low blow and shows a lack of empathy. (Birinin kişisel mücadelelerini tartışmada gündeme getirmek, alçak bir davranıştır ve empati eksikliğini gösterir.)
  3. It’s a low blow to belittle someone’s accomplishments and diminish their hard work. (Birinin başarılarını küçümsemek ve çalışmalarını azaltmak, alçakça bir davranıştır.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.