Lobby İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Lobby İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Lobby Nedir?

Lobby, bir bina veya ofisin giriş bölümüdür. İnsanların gelip gitmek, beklemek veya toplantı yapmak için kullandıkları bir alandır. Ayrıca, belirli bir amacı veya görüşü desteklemek için yapılan resmi veya gayri resmi girişimleri de ifade edebilir.

Örnek Cümleler:

  1. I’ll meet you in the lobby of the hotel. (Otele girişteki lobide seninle buluşacağım.)
  2. The lobby of the office building is very modern and spacious. (Ofis binasının lobisi çok modern ve geniş.)
  3. The company hired a lobbyist to promote their interests in the government. (Şirket, çıkarlarını hükümette tanıtmak için bir lobici kiraladı.)
  4. We sat in the lobby waiting for the concert to start. (Konsertin başlamasını beklerken lobide oturduk.)
  5. The lobby of the theater was packed with people waiting for the show. (Tiyatronun lobisi, gösteriyi bekleyen insanlarla doluydu.)
  6. She works as a lobby attendant at the Marriott Hotel. (Marriott Otel’de lobide görevli olarak çalışıyor.)
  7. The lobby of the hospital is always busy with people coming and going. (Hastanenin lobisi, gelen giden insanlarla her zaman yoğun.)
  8. The lobby of the apartment complex has a security guard on duty 24/7. (Apartman kompleksinin lobisi, 7/24 görev yapan bir güvenlik görevlisi bulunmaktadır.)
  9. The lobbyists spent a lot of money trying to influence the politicians. (Lobiciler, politikacıları etkilemeye çalışmak için çok para harcadılar.)
  10. We waited in the lobby for the storm to pass. (Fırtınanın geçmesini beklemek için lobide bekledik.)
  11. The hotel lobby has a cozy fireplace and comfortable chairs. (Otel lobisi, rahat koltukları ve şöminesiyle sıcak bir ortam sunar.)
  12. The lobbying group was successful in getting the law changed. (Lobi grubu, yasanın değiştirilmesinde başarılı oldu.)
  13. He made an appointment to meet his client in the lobby of the office building. (Müşterisiyle ofis binasının lobisinde buluşmak için randevu aldı.)
  14. The lobby of the convention center was filled with booths and exhibits. (Kongre merkezinin lobisi, stantlar ve sergilerle doluydu.)
  15. The company’s lobbying efforts were criticized by environmental groups. (Şirketin lobi faaliyetleri çevre grupları tarafından eleştirildi.)
  16. We were impressed by the grandeur of the lobby in the historic building. (Tarihi binanın lobisinin görkemine hayran kaldık.)
  17. The lobbyist tried to persuade the senator to vote in favor of the bill. (Lobici, senatörü yasanın lehine oy vermeye ikna etmeye

çalıştı.)
18. The lobby of the bank has a row of ATMs for customers to use. (Bankanın lobisi, müşterilerin kullanabileceği bir sıra ATM’ye sahiptir.)

  1. The lobbying group organized a protest to support their cause. (Lobi grubu, amacını desteklemek için bir protesto düzenledi.)
  2. We met our tour guide in the lobby of the museum. (Müzeye girişteki lobide rehberimizle buluştuk.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.