Living İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Living İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Living – Yaşamak

Living kelimesi, “yaşamak” anlamına gelir ve çeşitli şekillerde kullanılabilir. İşte 20 örnek cümle:

  1. Living in the city can be challenging sometimes. (Şehirde yaşamak bazen zor olabilir.)
  2. She’s always been interested in sustainable living. (O, her zaman sürdürülebilir yaşamdan ilgilendi.)
  3. We need to find a living solution for the homeless. (Evsize bir yaşam çözümü bulmamız gerekiyor.)
  4. After retiring, he plans to move to a warmer living environment. (Emeklilikten sonra, daha sıcak bir yaşam ortamına taşınmayı planlıyor.)
  5. Living on your own can be both exciting and scary. (Kendi başına yaşamak hem heyecan verici hem de korkutucu olabilir.)
  6. They’ve created a new system for sustainable living. (Sürdürülebilir yaşam için yeni bir sistem oluşturdular.)
  7. The cost of living in this city is quite high. (Bu şehirdeki yaşam maliyeti oldukça yüksek.)
  8. The living conditions in some parts of the world are still very poor. (Dünyanın bazı bölgelerindeki yaşam koşulları hala çok kötü.)
  9. She’s always dreamed of living in a big house with a garden. (O, her zaman bahçeli büyük bir evde yaşamayı hayal etti.)
  10. They have a very simple way of living, but they’re happy. (Çok basit bir yaşam tarzları var, ama mutlular.)
  11. The living room is where we spend most of our time. (Oturma odası, zamanımızın çoğunu geçirdiğimiz yerdir.)
  12. Some people prefer a living space that’s minimalist and clutter-free. (Bazı insanlar, minimalist ve dağınıklıktan uzak bir yaşam alanını tercih ederler.)
  13. The living things in this forest are so diverse and beautiful. (Bu ormandaki yaşayan şeyler o kadar çeşitlidir ve güzeldir.)
  14. He’s always been fascinated by different cultures and living styles. (O, her zaman farklı kültürler ve yaşam tarzları tarafından büyülenmiştir.)
  15. The living room is where we usually watch movies together. (Oturma odası, genellikle birlikte film izlediğimiz yerdir.)
  16. The

living wage is a crucial issue that needs to be addressed. (Canlı bir ücret, ele alınması gereken önemli bir konudur.)
17. She’s always enjoyed living near the beach. (O, her zaman plaja yakın yaşamaktan zevk aldı.)

  1. The living room is decorated in a cozy and welcoming style. (Oturma odası, rahat ve davetkar bir tarzda dekore edilmiştir.)
  2. Living in a small town has its advantages and disadvantages. (Küçük bir kasabada yaşamanın avantajları ve dezavantajları vardır.)
  3. The living things in the ocean are incredibly diverse and fascinating. (Okyanustaki canlılar inanılmaz derecede çeşitlidir ve etkileyicidir.)

Bu örnek cümleler, “living” kelimesinin çeşitli anlamlarını ve kullanımlarını göstermektedir. İnsanların yaşam tarzları, yaşam koşulları, canlıların yaşam alanları ve sürdürülebilir yaşam gibi konuları ifade etmek için kullanılabilir.

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.