Live-İn İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Live-In Nedir?
Live-In, bir kişinin başka bir kişinin evinde sürekli olarak yaşaması anlamına gelir. Bu terim genellikle bir hizmetçi, bakıcı veya çocuk bakıcısı gibi bir iş için kullanılır.
Örnek Cümleler:
- My nanny is live-in and takes care of my children 24/7. (Benim dadım tam zamanlı ve çocuklarıma 24/7 bakıyor.)
- I don’t think I could handle living with a stranger who is a live-in caretaker. (Bir bakıcıyla aynı evde yaşamayı kaldıramayacağımı düşünüyorum.)
- The live-in housekeeper takes care of all the cleaning and cooking. (Tam zamanlı ev işçisi tüm temizlik ve yemek işlerini yapıyor.)
- The live-in assistant helps me with my daily tasks. (Tam zamanlı yardımcım günlük görevlerimde bana yardımcı oluyor.)
- I hired a live-in caregiver for my elderly mother. (Yaşlı annem için bir bakıcı tuttum.)
- The family’s live-in chef prepares all their meals. (Ailenin tam zamanlı aşçısı tüm yemekleri hazırlar.)
- I’m considering hiring a live-in tutor for my kids. (Çocuklarım için bir özel öğretmen tutmayı düşünüyorum.)
- The live-in maid keeps the house spotless. (Tam zamanlı hizmetçi evi tertemiz tutar.)
- I used to have a live-in pet sitter when I traveled. (Seyahat ettiğimde bir evde hayvan bakıcısı vardı.)
- The live-in nurse takes care of my sick father around the clock. (Tam zamanlı hemşire babamın sürekli bakımını yapıyor.)
- The live-in caregiver became like part of the family after a few months. (Birkaç ay sonra tam zamanlı bakıcı ailenin bir parçası haline geldi.)
- I’m looking for a live-in nanny who can speak French. (Fransızca konuşabilen bir tam zamanlı dadı arıyorum.)
- The live-in butler serves the family’s every need. (Tam zamanlı kahya ailenin her ihtiyacına hizmet eder.)
- My sister is a live-in au pair for a family in France. (Kız kardeşim Fransa’da bir aileye tam zamanlı yardımcı olarak çalışıyor.)
- The live-in gardener keeps the landscaping looking beautiful. (Tam zamanlı bahçıvan manzarayı güzel tutar.)
- We decided to hire a live-in housekeeper after our twins were born. (İkizlerimiz doğduktan sonra bir tam zamanlı ev işçisi tutmaya karar verdik.)
- The live-in personal trainer helps me stay in shape. (Tam zamanlı kişisel antrenör formda kalmama yardımcı olur.)
- The live-in companion provides company for the elderly woman. (Yaşlı kadın için bir arkadaş sağlayan tam zamanlı refakatçi.)
- The live-in security guard keeps the property
safe 24/7. (Tam zamanlı güvenlik görevlisi mülkü 24/7 güvende tutar.)
20. The live-in housekeeper also helps with taking care of the children. (Tam zamanlı hizmetçi aynı zamanda çocukların bakımına da yardımcı olur.)
Hemen Yorum Yaz