Live-İn İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Live-İn İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Live-In Nedir?


Live-In, bir kişinin başka bir kişinin evinde sürekli olarak yaşaması anlamına gelir. Bu terim genellikle bir hizmetçi, bakıcı veya çocuk bakıcısı gibi bir iş için kullanılır.

Örnek Cümleler:

  1. My nanny is live-in and takes care of my children 24/7. (Benim dadım tam zamanlı ve çocuklarıma 24/7 bakıyor.)
  2. I don’t think I could handle living with a stranger who is a live-in caretaker. (Bir bakıcıyla aynı evde yaşamayı kaldıramayacağımı düşünüyorum.)
  3. The live-in housekeeper takes care of all the cleaning and cooking. (Tam zamanlı ev işçisi tüm temizlik ve yemek işlerini yapıyor.)
  4. The live-in assistant helps me with my daily tasks. (Tam zamanlı yardımcım günlük görevlerimde bana yardımcı oluyor.)
  5. I hired a live-in caregiver for my elderly mother. (Yaşlı annem için bir bakıcı tuttum.)
  6. The family’s live-in chef prepares all their meals. (Ailenin tam zamanlı aşçısı tüm yemekleri hazırlar.)
  7. I’m considering hiring a live-in tutor for my kids. (Çocuklarım için bir özel öğretmen tutmayı düşünüyorum.)
  8. The live-in maid keeps the house spotless. (Tam zamanlı hizmetçi evi tertemiz tutar.)
  9. I used to have a live-in pet sitter when I traveled. (Seyahat ettiğimde bir evde hayvan bakıcısı vardı.)
  10. The live-in nurse takes care of my sick father around the clock. (Tam zamanlı hemşire babamın sürekli bakımını yapıyor.)
  11. The live-in caregiver became like part of the family after a few months. (Birkaç ay sonra tam zamanlı bakıcı ailenin bir parçası haline geldi.)
  12. I’m looking for a live-in nanny who can speak French. (Fransızca konuşabilen bir tam zamanlı dadı arıyorum.)
  13. The live-in butler serves the family’s every need. (Tam zamanlı kahya ailenin her ihtiyacına hizmet eder.)
  14. My sister is a live-in au pair for a family in France. (Kız kardeşim Fransa’da bir aileye tam zamanlı yardımcı olarak çalışıyor.)
  15. The live-in gardener keeps the landscaping looking beautiful. (Tam zamanlı bahçıvan manzarayı güzel tutar.)
  16. We decided to hire a live-in housekeeper after our twins were born. (İkizlerimiz doğduktan sonra bir tam zamanlı ev işçisi tutmaya karar verdik.)
  17. The live-in personal trainer helps me stay in shape. (Tam zamanlı kişisel antrenör formda kalmama yardımcı olur.)
  18. The live-in companion provides company for the elderly woman. (Yaşlı kadın için bir arkadaş sağlayan tam zamanlı refakatçi.)
  19. The live-in security guard keeps the property

safe 24/7. (Tam zamanlı güvenlik görevlisi mülkü 24/7 güvende tutar.)
20. The live-in housekeeper also helps with taking care of the children. (Tam zamanlı hizmetçi aynı zamanda çocukların bakımına da yardımcı olur.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.