Listener İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Listener İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Listener Nedir?

Listener, kelime anlamıyla dinleyici veya dinleyen kişi anlamına gelir. İngilizce dilinde sıklıkla kullanılan bu kelime, birçok farklı bağlamda kullanılabilir. Örneğin, bir konuşma veya sunum sırasında dinleyiciler, bir müzik parçası veya radyo programı dinleyenler, veya bir terapistin hastaları dinleyiciler olarak sayılabilirler.

Örnek Cümleler:

1. As a good listener, she was able to help her friend work through her problems. (İyi bir dinleyici olarak, arkadaşının sorunlarını çözmesine yardımcı olabilirdi.)
2. The teacher encouraged the students to be active listeners during the class discussion. (Öğretmen, sınıf tartışması sırasında öğrencilerin aktif dinleyiciler olmalarını teşvik etti.)
3. I’m not a great listener when it comes to sports; I get bored easily. (Spor konusunda iyi bir dinleyici değilim; çabuk sıkılırım.)
4. The podcast has a large audience of loyal listeners who tune in every week. (Podcast, her hafta dinleyen sadık bir izleyici kitlesi tarafından takip ediliyor.)
5. The therapist was a good listener, and his patient felt heard and understood. (Terapist iyi bir dinleyiciydi ve hastası kendisini dinlenilmiş ve anlaşılmış hissetti.)
6. It’s important for journalists to be good listeners, so they can accurately report on people’s stories and experiences. (Gazetecilerin iyi bir dinleyici olmaları önemlidir, böylece insanların hikayeleri ve deneyimleri hakkında doğru bir şekilde rapor verebilirler.)
7. The concert attracted a large crowd of music lovers and enthusiastic listeners. (Konser, müzik severler ve coşkulu dinleyicilerden oluşan büyük bir kalabalığı cezbetti.)
8. She’s not just a great speaker, but also a good listener who values other people’s opinions. (O sadece iyi bir konuşmacı değil, aynı zamanda diğer insanların fikirlerini değer veren iyi bir dinleyici.)
9. The radio show has a loyal base of listeners who tune in every morning to hear the latest news and updates. (Radyo programı, en son haberleri ve güncellemeleri duymak için her sabah takip eden sadık bir dinleyici kitlesine sahip.)
11. The conference included several panel discussions that allowed the audience to participate as listeners and ask questions. (Konferans, dinleyici olarak katılım sağlayan ve sorular soran izleyicilere imkan tanıyan birkaç panel tartışmasını içeriyordu.)
12. She found solace in talking to her therapist, who was a good listener and helped her work through her anxiety. (Terapistiyle konuşarak teselli buldu, çünkü iyi bir dinleyiciydi ve ona kaygılarıyla başa çıkması konusunda yardımcı oldu.)
13. He’s not just a musician, but also a great listener who takes inspiration from a variety of genres and styles. (O sadece bir müzisyen değil, aynı zamanda farklı türlerden ve tarzlarından ilham alan harika bir dinleyici.)
14. During the meeting, the CEO emphasized the importance of being a good listener in order to better understand the needs of customers. (Toplantı sırasında, CEO müşterilerin ihtiyaçlarını daha iyi anlamak için iyi bir dinleyici olmanın önemini vurguladı.)
15. The book club discussion was lively, with all members participating as both readers and listeners. (Kitap kulübü tartışması canlıydı ve tüm üyeler hem okuyucu hem de dinleyici olarak katıldılar.)
16. As a teacher, it’s important to be a good listener and respond to students’ questions and concerns. (Bir öğretmen olarak, öğrencilerin sorularına ve endişelerine yanıt vermek için iyi bir dinleyici olmak önemlidir.)
17. The focus group included a diverse set of listeners who provided valuable feedback on the new product. (Odak grup, yeni ürün hakkında değerli geri bildirimler sağlayan çeşitli dinleyicileri içeriyordu.)
18. As a journalist, she prided herself on being a good listener who could get people to open up and share their stories. (Bir gazeteci olarak, insanların hikayelerini anlatmak için açılmalarını sağlayabilen iyi bir dinleyici olmaktan gurur duydu.)
19. The podcast host invited several experts to share their insights on the topic, with the listeners serving as active participants in the conversation. (Podcast sunucusu, konuda bilgilerini paylaşmak için birkaç uzmanı davet etti ve dinleyiciler aktif katılımcılar olarak konuşmaya dahil oldular.)
20. The concert was a huge